Aynaya baktığımda gördüğüm kişi olmaktan nefret ediyordum. Onu üzen bu kişi olmaktan nefret ediyordum. Ona yalan söylemekten nefret ediyordum. O ağladığında gözyaşlarını öperek kurutamamaktan nefret ediyordum. Saf sevgimi yanlış anlayabilir diye ona asla açılamayacak olan bu kızdan nefret ediyordum. Ben çoğu şeyden nefret ediyordum, daha da doğrusu ben her şeyden nefret ediyordum Yasemin dışında. Ben kendimden bile nefret ediyordum.
Pardon ben en çok kendimden nefret ediyordum. İnsanların bana karşı olan tüm hakaretlerini kabullenmiştim. Olmayan şeyleri bile seven ben kendimi sevememiştim.
İnsanlar bana 'fahişe' derdi. İnsanlar bana 'deli' derdi. İnsanlar bana 'acımasız bir şeytan' olduğumu derdi. İlki dışında hepsi doğruydu. Ben onun şeytanıydım. Onun canavarlarını yatıştıran şeytandım ben.
Üstümdeki elbise ve ve belimdeki -kendi kanıma bulanmış- bıçakla onlara göre bir 'sürtük' kendime göre bir 'katildim'. Kendimin katiliydim; hayallerimin, rüyalarımın, umutlarımın... Sevdiğim için değil de öldürdüğü için sigara içiyordum. Sevmediğimi bildiğim için aynaya uzun uzun bakıyordum. Ben kendimden hoşlanmıyordum.
Her uyanışımda kendime lanetler okuyordum her şeye rağmen yaşadığım için. Her uyuyuşumda da bu uykunun sonsuz olmasını diliyordum. O bu sahte dünyadan kurtulmayı istiyordu. Benim görevim ne olursa olsun onunla olmaktı. onunla aynı anda aynı önemli kararı almaktı. Acı katlanılmaz ve unutulmazdı. Doğduğum ilk anda bakışlarıma hüzün yerleştirilmişti. Aynaya kısa bakışlar atıp bir şarkıyı mırıldanıyordum:
"I don't wanna be you anymore..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
birkaç anı
Short Story"Anılar çok canlı fakat sen çok solgunsun Yasemin." Kendi hayatım ve kendi anılarım. gxg | Kısa Hikâye | gidenler için ağlayanlara