runaway

12 2 0
                                    


Sahilin kıyısında kulağımda kulaklık elimde defter oturmuş bir şeyler çiziyordum. Bir 'yasemin' çizmiştim. Yuvasından koparılmış ölmek üzere olan bir yasemin. Defteri yere bıraktım ve kaçtım. Düşüncelerimden ve duygularımdan uzaklaştım. Nefes nefese bir ağacın kahverengi gövdesine yaslandım. Kahverengi. Yasemin'imin rengi. Akciğerlerimin isyan etmesini umursamadım. Dakikalarca koştum. Bir salıncağa oturdum dinlenmek için. Sallanmak için ayaklarımı yere değdirdim. Fazla kuvvet uygulamış olmalıyım ki düştüm. Dizlerim kanadı. Çantamdan ıslak mendil çıkardım, yarayı temizledikten sonra oraya sarabileceğim bir şey aradım. Desenli yara bantlarımı buldum. Gözlerimden birer birer denizin inci parçaları döküldü. Yere çökmüş bir şekilde dakikalarca ağladım, elimde sakar kızım için yanımda bulundurduğum yara bandıyla. O gün eve dizlerimde kan, ellerimde toprak, gözlerimde yaş ve ruhumda bir cesetle döndüm. Cesedin yanına başka bir beden uzandı. O beden bana aitti. Zihnimde son nefesimi verdim.


***

Kaçabilmek için ölmem mi gerek? Yaşayabilmek için susmam mı gerek? Yaşayamıyorum ben... Değişmeye çalıştıkça kafamda çoğalan sesler var. Artık nefes aldırmıyorlar bana. Belki de en başından beri haksız olan taraf benim. Bir masal yarattım ikimiz için ama tüm suçu kendime yükledim. Masalımızı yaşarken sonuna gelmeyeceğimi sandım. Sonundaysa bedenim parçalanıyormuş gibi acılar çektim. Aslında parçalanan şey ruhumdu.

Benliğimden kaçmam  lazım.

***


Rüyamda cennetimden bir parça olan Yasemin'i gördüm. Koştum. Ona ulaşabilmek için koştum. Ancak o bir tuzaktı ve cehenneme düştüm. Ateş her yerdeydi. Yumuşaklardı ama yakıyorlardı. Seviyordum ama öldürüyorlardı. Kaçmak istiyordum izin vermiyorlardı. Alevler beni yakarken fısıldadım:

"İşte,"

"İşte burası ait olmam gereken yer."

birkaç anıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin