not alone

20 2 44
                                    



 Mektup alev aldı. Çiçekleri bıraktım mezara. İsime bakmadım. Ölüm yılına bakmadım. Önünde durduğum mezar kimindi onu bile bilmiyordum. Sadece birine dert yanıyordum. Biri ölü sayesinde var olan dertlerimi bir ölüye anlatıyordum. Bu benim unutma ritüelimdi. Ne sıklıkla yapıyordum? Ayda iki kez? Her hafta? Kederin göğsümü delercesine arttığı her andı doğru cevap. Çeteleye bir çizgi daha atmıştım buraya gelmeden önce. Sert kâğıttaki doksan ikinci çizgiydi bu. Çakmağı tekrar cebimden çıkardım, bu kez sigaramı tutuşturmuştu alev. Üç sigara daha vardı pakette. toplamda dört sigaranın yanışı boyunca dökecektim içimi mezarına oturduğum insana. İçime çektim uzun vaatli zehri. Anlatmaya başladım:

"Bir kız vardı, efendim. İnsanlara daha fazla zarar vermemek için sözünü tutmayan."

"Haklısınız efendim. Bu kötü bir şey. Ama biz iyi insanlar olmadık hiç."

"Bunu yapmaması için çok şey yapmıştım oysaki."

Verdiğim aralarda çoktan içmiştim zehrimi. İkinciyi yaktım. İlk nefesi içime çektim biraz olsun ısınmak için.

"Neler mi yapmıştım? Hım... O uykuya daldığında temizlememek için ısrar ettiği yaraları dezenfekte ederdim. Kâbus görürse çok korkmasın diye uyumazdım o uyurken, sarılırdım sıkıca."

"Basit şeyler bunlar aslında. Seven herkes yapar bunları değil mi?"

"Haklısınızdır belki de, çok da bir şey yapmamışımdır onun için. Ne de olsa öldü çabalamama rağmen."

Kendi kendime konuşuyordum gözlerimi kapatmış. Sigara paketimi soğuk mermere bıraktım, cebimden bir kutu çıkardım.

"Kutunda ne var?"

İrkildim. Burada tek başıma olmam gerekiyordu.

"Sen de kimsin?"

"Tanımadın mı beni ya?"

"Bir dakika, siz... Sanırım bir sokak arasında tanışmıştık... Adınız neydi?"

"Tanışmamızdan ibaret bile olsa beni tanıdığın için teşekkürler. Ben Efsun. Sanırım senin adın da E ile başlıyordu."

"Yasemin de vardı tanışmamızda. Can sıkıntısından dönerken üstüne düşmüştük, değil mi?"

"Evet, evet Yasemin! O kızın adı Yasemin'di."

Ne diyeceğimi bilemedim.

"Seni daha önceki görüşlerimde Yasemin vardı yanında. Çok yakın gibiydiniz... Burada bir kızdan bahsediyorsun, kurtaramadığın bir kızdan. O... Öldü mü?"

"Beden ölünce ruh da ölür mü Efsun?"

Sorum onun için bir cevaptı. anlamıştı ve suskunlaşmıştı. Belki d vereceği cevabı düşünüyordu.

"Bana sorarsan hayır. Baksana kardeşimle konuşuyordun az önce. Ölü biriyle neden konuşasın ki?"

Biri boğazımı sıkıyormuş gibi hissettim. Tanrı nefes almamı engelledi. Karşımdaki kişide bir şeyleri kaybetmişti. Onun gülümseyişi de buruktu benimkiler gibi. Soğuktan titriyordu parmaklarım. Yerdeki bereye uzanmaya çalıştım ama beceremedim. Mermerden düştüm. Alışıktım bunlara, sakar bir kızdım sonuçta. Sıkıntı bedenimin her tarafında dokunsanız açılacak yaraların oluşuydu. Morluklar, çürükler, kesikler...

birkaç anıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin