all alone #18

628 89 19
                                    

Şubat, 2015


Soğuk dudakları yavaşça birbiriyle buluşurken Jisung, elini Minho'nun omzuna koydu ve ona biraz daha yaklaştı.

Dudakları çekingen bir şekilde hareket ederken Minho kolunu Jisung'un beline sardı ve öpüşme giderek derinleşirken üst dudağını bırakıp alt dudağını emmeye başladı.

Dudağının ısırılmasıyla inleyen Jisung iki elini de Minho'nun boynuna çıkardı. Belindeki koluyla onu daha da sıkı sarıp kendine doğru çekti Minho.

Dudaklarını ayırdıklarında alınlarını birbirine yasladılar. İkisi de nefes alışverişlerini düzenlemeye çalışıyordu.

Minho kendini biraz uzaklaştırıp aralık dudaklarıyla boşluğa bakan Jisung'a göz gezdirdi. Dudaklarını yaladı ve bedenini karşıya çevirdi.

"Daha iyi misin?" Göz ucuyla Jisung'a bakmıştı soruyu sorarken.

"Evet, iyiyim."

"Saat geç oldu. Seni eve bırakmamı ister misin?" diyerek ayağa kalkan Minho'ya bakıp o da kalktı. Ellerini Minho'nun yanaklarına koyup dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı. Ellerini yüzünden ayırmadan geri çekildi.

"Olur ama yalnızca... biraz daha." dedi ve dudaklarını tekrar birleştirdi.

Bu kez öpüşmeyi yönlendiren oydu. Minho'nun alt dudağını dudakları arasında ezerken dişlerini bastırdı. Minho dudakları arasına bir inilti bıraktığında vücutlarını da yaklaştırdı. Bir elini ensesine götürüp saçlarını okşadı. Minho ise yine onun belini sarmalamıştı.

Dudakları ayrıldığında derin nefesler alıyorlardı.

"Bunu neden yapıyorsun?" Soruyu duyduktan sonra bir süre cevap vermedi. Neden yaptığını o da bilmiyordu.

"Sanırım, sadece istiyorum."

"Sadece birini öpmeyi mi istiyorsun? Sadece beni öpmeyi mi?"

"Hyung, cinsel yönelimim ne bilmiyorum. İlk defa bir erkeği öptüm ve bu çok iyi hissettirdi. Eminim bir kızı öpsem bu kadar iyi hissetmezdim."

"O zaman homoseksüelsin Jisung." dediğinde Minho'yu başıyla onayladı. İkisi de bir süre sessiz kaldı.

"Hyung, bu olanlar-"

"Endişelenme. Konuştuğumuz ve yaptığımız her şey aramızda kalacak."

"Teşekkür ederim." Ufak bir tebessümle konuştuğunda aynı şekilde karşılık aldı.

"Hadi, seni evine götüreyim."

···

Ertesi sabah yine alarmı ertelediği için geç kalkan Jisung, okul üniformasını giyip çantasını aldı ve aşağıya indi.

Bayan Lee'ye veda edip evden çıktı. Okula doğru yürümeye başladığında dün geceyi hatırladı. Elini dudakları üstünde gezdirip gülümsedi.

Minho ile çok sık görüşmüyorlardı. Özellikle yılbaşı gecesinden sonra Minho toplu buluşmalara da gelmemişti. Basketbol turnuvasını bahane ederek onları geri çeviriyordu.

Okula geldiğinde bahçeye girerken birinin adını söylediğini duymuştu. Arkasına döndüğünde Minho'yu gördü. Yürümeyi bıraktı ve onun yanına gelmesini bekledi.

"Günaydın."

"Günaydın." Yavaş adımlarla yürümeye başlamışlardı.

"Nasılsın?"

"Biraz uykum var. Onun dışında iyiyim. Sen?"

"Bende iyiyim."

"Antrenman için mi geldin?"

"Evet." dediğinde yürümeyi bıraktı. Minho spor salonuna gidecekti.

"Maç ne zaman?"

"İki gün sonra. İzlemeye gelir misin?"

"Söz veremem."

"Anladım. Dersine geç kalma. Görüşürüz."

"Görüşürüz." dediğinde Minho yine saçlarını karıştırmış ve gülerek gitmişti. Jisung'da ona söylenerek saçlarını düzeltti.

Sınıfa girdiğinde ona bakarak gülen Felix'le karşılaştı.

"Neden gülüyorsun?"

"Minho hyung ile çok mutlu görünüyorsunuz."

"Evet, iyi zaman geçiriyoruz."

"Bu garip." deyip sırasına oturduğunda Jisung kaşlarını çatıp yanına ilerledi.

"Garip olan ne?"

"Minho hyung buluşmalara nadiren geliyor ve bizim yanımızdayken hep somurtkan ama seninle beraber olduğunda hep gülüyor. Seninle beraberken çok mutlu."

"Minho hyung, gay mi?"

"Hayır, biseksüel. Neden sordun?" Sorunun altındaki imayı anlayınca Felix'in omzuna vurdu ve sırasına oturdu. Yan tarafındaki arkadaşına baktı.

"Saçma şeyler düşünme. Sadece merak ettim."

"Peki sen?" Jisung tam soruya cevap verecekken öğretmen sınıfa girmişti. Omuz silkip önüne döndü.

···

Öğle arasına girdiklerinde üzgün olan Jisung hızla sınıftan çıkmıştı. Bir önceki derste deneme testinin sonuçlarını öğrenmişlerdi ve okul genelinde birinci olsa da tam puan alamamıştı. Bu durum onu hem üzmüş hem de endişelendirmişti. Babasına nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.

Spor salonuna girdiğinde sahadakilerden birine Minho'nun nerede olduğunu sordu. Soyunma odasında olduğunu öğrenince oraya gitti.

İçeriye girip etrafa bakındı. Kimse yoktu. Biraz ilerlediğinde dolaptan bir şeyler alan Minho'yu gördü. Yanına gitti ve omzunu tutup onu kendine çevirdi. Minho şaşkınca bakarken hiçbir şey söylemeden dudaklarını birleştirmişti.

Uzun bir süre boyunca geri çekilmemiş ve yavaş öpüşmenin tadını çıkarmıştı. Sonunda nefeslenmek için ayrıldıklarında alnını Minho'nun omzuna yasladı.

"Bu... Neden öptün beni?"

"Çünkü iyi hissetmeye ihtiyacım var. Bunun içinde dudaklarına." Dürüstçe konuştuğunda Minho sorunun ne olduğunu sormak istemedi. İsterse kendisi anlatırdı. Elini ensesine koydu ve başını kaldırmasını sağladı.

"Ne zaman ihtiyacın olursa ben ve dudaklarım senin için hazırız." İkiside kısa süreliğine gülümsedi ve dudaklarını tekrar birleştirdiler.

all alone [ᴍɪɴsᴜɴɢ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin