all alone #5

948 124 23
                                    

Kasım, 2014

"Arkanı dön ve dizlerinin üstüne çök."

Sinirle konuşan babasının dediğini yapıp yere çöktü. Gözlerini sıkıca yumup sırtına çarpacak sert darbeyi bekledi. Bekleyişi çok uzun sürmemişti. Sırtında hissettiği keskin acıyla bağırmak istesede dudaklarını ısırarak kendini dizginledi. Art arda gelen birkaç darbeden sonra duyduğu sesle babasının kemeri bıraktığını anladı. Yumruk yaptığı elleri yavaşça açılırken hissettiği acıya dayanmakta zorlanıyordu. Kapı kapanma sesinide duyduğunda kendini yere bırakıp ağlamaya başladı.

Birkaç dakika sonra kapı tekrar açılmış içeriye ona bir abi gibi davranan korumalardan biri girmişti. Sırtına dokunmamaya özen göstererek ona sarılmış ve ağlamayı bırakmasını beklemişti.

"Ondan nefret ediyorum."

Fısıldayarak konuşsada koruma onu duymuştu. Böyle düşünmesi çok normaldi. Yaşıtları eğlenirken, babalarıyla iyi zaman geçirirken o yalnızca ders çalışıyor, babası yeterli olmadığını düşünürse dayak yiyordu. Bu adil değildi. Hem de hiç.

···

Bir öğle arasında daha sınıftaydı. Kulaklıklarını takmış şarkı dinlerken bir yandan da kitap okuyordu. Okulda test çözmese bile ailesinin haberi olmuyordu. Bu yüzden rahat hissediyordu. Okuldayken evde olduğundan çok daha fazla huzurluydu.

Felix ve arkadaşı sınıfa girdiğinde onu fark etmişlerdi. Felix yanına gidip sırtına dokunduğunda sertçe yutkunmuş ve kafasını kaldırıp ona bakmıştı. Eli hâlâ sırtındaydı ve bu canını yakıyordu.

"Nasılsın?"

"İyiyim, sen?"

"Ben de iyiyim. Sana daha fazla arkadaş bulmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu Changbin, üst dönemden."

Zorla gülümseyerek karşısındaki siyah saçlı çocuğa baktı. Kısa boyuna oranla oldukça yapılı bir vücudu vardı. Geniş omuzları ve kaslı kollarıyla ürkütücü de görünüyordu.

"Ben Jisung. Tanıştığıma memnun oldum."

"Ben de. Ne okuyorsun?"

Changbin'in sorduğu soruyla bir an duraksadı. Şarkının sözlerine odaklandığı için kitaptan uzaklaşmıştı.

"Şeker Portakalı."

"Çok iyi bir kitap olduğunu söylüyorlar."

Felix konuşurken sırtındaki elini çekip tekrar aynı yere koyduğunda daha fazla dayanamayıp acıyla bağırmıştı. Garip bir şeyler olduğunu fark eden Changbin, düşüncelerini doğrulamak için Jisung'a iyi olup olmadığını sordu ve sırtına elini koydu. Jisung acıyla kıvrandığında gömleğini yukarı doğru kaldırıp sırtına baktı. Gördüğü uzun çizgi hâlindeki yaralar onu şaşkınlığa uğratırken Jisung telaşla üstünü düzeltip ayağa kalktı.

"Sırtına ne oldu?"

Felix'in sorduğu soruyla gömleğini düzeltmeyi kesip cevap verdi.

"Önemli bir şey değil."

"Önemli değil mi? Dokunulduğu an canın yanıyor ve sert bir cisimle vurulmuş olduğu belli."

"Önemli değil dedim ya hyung. Abimle tartıştık biraz."

"Yalan söyleme Jisung. Okuldan kime sorsan senin tek çocuk olduğunu bilir. Anlatmak istemiyorsan zorlamayız ama kötü şeyler olduğu belli."

"Bunun için uygun bir zamanda değiliz Felix."

Başka bir şey söylemelerini beklemeden sınıftan çıktı ve lavaboya gitti. Ellerini mermere yaslayıp aynadaki yansımasına baktı. Aptalca bir fikir olduğunu düşünmeye başladı. Arkadaş edinmeye çalışmak saçmaydı. Sırtında hep böyle izler olacaktı. Nasıl saklayacaktı ki? En başında Felix'i terslemediği için pişman olmuştu. Arkadaş edinme fikri başına büyük belalar açacaktı.

all alone [ᴍɪɴsᴜɴɢ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin