all alone #24

524 83 14
                                    

Mayıs, 2015


Yaklaşık bir saat boyunca sessizce oturmuşlardı. Jisung başını Minho'nun omzuna yaslamış ve ellerini birleştirmişti. Minho da onun yumuşak saçlarında parmaklarını dolaştırıyor, ara ara öpücükler bırakıyordu.

Jisung dikleşti ve Minho'ya döndü. Minho gülümseyerek ona bakıyordu.

"Daha iyi misin?"

"Sanırım."

"Eğer öpüşmek istersen hayır demem." dediğinde Jisung güldü ve ona biraz daha yaklaştı. Başını göğsüne yasladı. Derin bir nefes alıp verdi.

"Başına bela oldum."

"Ne?"

"Sana ihtiyacım olduğu bahanesiyle istediğim zaman seni arıyorum, küçük bir çocuk gibi sürekli yanımda ol istiyorum. Kendi sorunlarımla seni boğuyorum. Seninde kişisel sorunların olabileceğini hiç düşünmüyorum, üzgünüm."

"Bunlar doğru değil. Eğer yanında olmak istemeseydim zaten olmazdım. Sen benim için değerlisin ve ben, senin mutlu olmanı istiyorum."

"Ailem bir an önce karar verse iyi olur. Sana rahatsızlık vermek istemiyorum." Jisung'un söylediklerinden sonra Minho onu kendinden uzaklaştırıp yüzüne baktı.

"Beni istediğin kadar rahatsız edebilirsin bebeğim. Ben senin sevgilinim ve aklında bulunsun; geçici de olsa seninle yaşama fikri çok hoşuma gitti. İstediğim zaman seni görüp sana sarılabileceğim... Benim evime taşınsana!"

"Dalga geçme hyung, cidden kendimi kötü hissediyorum." dediğinde Minho ciddileşti ve elini kavradı.

"Dalga geçmiyorum, seninle yaşamak istiyorum. Kötü hissetme çünkü yanlış bir şey yapmıyorsun. Ailesiyle tartışan birisi tabii ki sevgilisini arar."

"Hyung, biz sevgili değilken de ben seni arıyordum."

"Çünkü beni seviyordun. Ayrıca bana artık hyung deme."

"Ne diyeyim?"

"Bunu sorman ne kadar mantıklı? Sevgilim diyebilirsin ya da adımla seslenebilirsin. Yeter ki hyung deme."

"Tamam... Min." Ona adını kısaltarak hitap eden ve sevimli bir sesle konuşan sevgilisini yanağından öpüp kendine çekti.

"Sıkıldım ben."

"Ne yapalım?"

"Önce evini gezmek istiyorum. Sonra da yemek yiyelim." dediğinde Minho ayağa kalktı ve elini uzattı.

"Gel."

Minho'nun elini tutup ayağa kalktı. Onun peşinden yürürken etrafa bakıyor ve söylediklerini dinliyordu.

"Aslında ev yalnız yaşayan birisi için büyük ama bu civarda başka boş ev yoktu. Hiç yatılı misafirim olmamasına rağmen misafir odası bile yaptım ve orayı kullanacak ilk ve tek kişisin." Jisung, duyduklarından sonra dudaklarını büzdü, Minho ile aynı odada kalacağını düşünmüştü ve öyle olsun istiyordu.

"Burası banyo. Burası da gereksiz eşyaları koyduğum boş oda."

"Senin yerinde olsam burayı hobi odası gibi bir yer yapardım."

"Tek bir hobim var ve onun için bir oda yaptım." dedi ve boş odanın kapısını kapatıp yandaki odanın kapısını açtı. Jisung'un içeriye girmesine fırsat vermeden gözlerini eliyle kapattı.

"Bu odayı görecek ilk kişisin ve bana söz vermeni istiyorum. Bu konu hakkında kimseye bir şey söylemeyeceksin, tamam mı?" Jisung hızlıca başını salladığında elini gözünün önünden çekti.

Odayı inceleyen Jisung şaşırmıştı. Burası tam anlamıyla bir dans stüdyosuna benziyordu. Arkasına döndü.

"Hobin dans etmek mi?"

"Şimdilik öyle ama gelecekte mesleğim olacak." Duyduklarıyla daha da şaşıran Jisung'un dudakları aralandı.

"Gerçekten mi? Seni dans ederken izlemek istiyorum!" diyerek heyecanla konuştuğunda Minho güldü ve odanın kapısını kapattı.

"Belki daha sonra." Jisung mızmızlanırken yürümesi için onu itti. Onun kalacağı odanın kapısını açtı.

"Dediğim gibi hiç misafirim olmadığı için burası biraz boş ama eğer uzun süre kalmak istersen kendi zevkine göre dekore edebilirsin." diye imayla konuştuğunda Jisung ona döndü.

"Buraya taşınmayacağım Minho."

"Fikrini değiştirirsen diye söyledim." Minho'nun odasına doğru gittiler ve Jisung kapıyı açtı. İçeri girdiğinde odayı incelerken yavaşça kendi etrafında dönmüştü. Minho ise gülümseyerek onu izliyordu.

"Burası biraz kasvetli değil mi? Çok karanlık." dediğinde odaya bakınmayı kesip Minho'nun yanına gitmişti.

"Alışık olmadığın için böyle düşünüyorsun. Ben karanlığı severim."

"Anladım." Çalışma masasına doğru ilerledi ve raftaki çerçeveyi aldı. İçindeki fotoğrafta Minho ve birkaç kedi vardı. Minho'nun görünüşü fotoğrafın birkaç yıl öncesinden olduğunu belli ediyordu.

"Çok tatlısın."

"Hayır, değilim. Kedilerim daha tatlı."

"Onlar tatlı, evet ama sen de tatlısın," dedi ve çerçeveyi yerine bırakıp tekrar sevgilisinin yanına gitti. "Kediler nerede?"

"Onlarla ilgilenemediğim için ailemin evine götürdüm. Çok özlüyorum ama tatile kadar orada kalacaklar." Minho'nun suratı asıldığında Jisung gülümseyerek ona bir adım yaklaştı. 

"Senin için tatlı bir kedi olmamı ister misin?"

"Sen... Ne?" diye şaşkınca konuşurken Jisung, bir elini yumruk yapıp yanağının yanına koydu.

"Meow~~" Kedi sesi çıkarırken yumruğunu da hareket ettirmişti. Jisung birkaç kez daha şirince miyavladığında Minho, eliyle onun ağzını kapattı. Bu hareketiyle Jisung gözlerini büyüterek bakmıştı.

"Bunu bir daha yapma," dedi ve elini yavaşça çekti. "İkimizin de iyiliği için."

"Hoşuna gitmedi mi? Sevimli olduğunu düşünmüştüm." Bu kez Jisung'un suratı asılmıştı.

"Sorun hoşuma gitmesi zaten. Fazlasıyla beğendim sevgilim ama sevimli değil, biraz tahrik ediciydi." Duyduklarıyla utanan Jisung, yanaklarının yanmaya başladığını hissetti.

"B-Ben, bir daha yapmam."

"Tanrım, yanakların kızardı! Utandın mı?" Minho gülerek konuşurken Jisung odadan çıkmıştı. Minho da onu takip etti. Jisung, koltuğa oturup yanındaki yastığı kucağına aldı.

"Sevgilim, biliyorum alışkın değilsin ama utanman garip. Yani karşıma geçip üç kere miyavladın. Sevimli olduğunu söyleyip yanağını sıkmamı mı bekliyordun?"

"Evet, öyle yapmanı bekliyordum ama sen... Tahrik edici olduğunu söyledin."

"Ve tekrar söylüyorum, tahrik ediciydi. Şu an sana kedi kulağı tacı almak istiyorum. Onunla tam bir kedi olurdun." Minho dudağını ısırdığında Jisung daha çok utandı ve omzuna vurdu.

"Konuyu kapatalım. Sapık olduğunu düşünmeye başladım." dediğinde Minho ona biraz yaklaştı. Jisung ise yutkunup uzaklaştı. Kucağındaki yastığı aralarına koydu.

"Ne yapıyorsun? Ben sana yürüyen bir sapık değilim, senin sevgilinim."

"Artık bir şeyler yiyebilir miyiz?" Ayağa kalkıp mutfağa doğru yürürken konuşmuştu. Minho güldü ve derin bir nefes aldı. 

Sevgilisi, bu konularda çok utangaçtı.

all alone [ᴍɪɴsᴜɴɢ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin