all alone #6

953 113 35
                                    

Ağustos, 2020

"Hazır mısın küçük bey?"

"Evet!"

Oğlu heyecanla yanına gelirken bağırdığında kıkırdayarak yere eğildi. Sarı beyaz kareli bir pantolon ve beyaz tişört giymişti. Minik şapkasını elinde sallayarak kolları arasına geldiğinde onu sıkıca sardı ve tombul yanaklarına öpücükler bıraktı.

"Çok sevimli olmuşsun."

"Şapkamı takar mısın?"

Ona uzatılan beyaz şapkayı alıp Rowoon'un başına geçirdi. Tişörtünü de düzeltip onu kucağına alarak ayağa kalktı. Onlara doğru gelen eşini tek koluyla sarıp dudaklarına bir öpücük bıraktı.

"Lütfen dikkatli ol. Son zamanlarda fazla haraketli."

"Endişelenme bebeğim. Bir gözüm hep oğlumuzun üstünde olacak."

"Pekâla, iyi eğlenceler."

Önce oğlunun minik elini ardından onu öpen eşine sıcak bir gülümseme sunup evden çıktı. Arabanın kilidini açıp Rowoon'u arka taraftaki çocuk koltuğuna oturttu. Kemerini bağlayıp kapıyı kapadı. Sürücü koltuğuna geçip emniyet kemerini taktı.

Felix'in gönderdiği konumu açarak arabayı çalıştırdı. Fazla uzak bir yer değildi ama ilk kez oraya gidiyordu. Uzun zamandır, işlerindeki yoğunluk sebebiyle, arkadaşları ile görüşememişti. Herkesin boş olduğu bir gün buluşmak için anlaşmışlardı ama yine de birkaç kişi eksik olacaklardı. Minho ve Seungmin işleri yoğun olduğu için onlara katılamıyorlardı.

"Chanhee ve Youngmin'de orada olacaklar, değil mi? Onları da çok özledim."

"Evet, orada olacaklar."

Oğlu sevinçle gülerken bakışları ona döndü. Onun sevimliliğine gülümserken tekrar önüne döndü.

Buluşacakları yere geldiklerinde arabayı park edip kemerini açtı. Çocukların rahatça oynayabilmesi için piknik alanı tarzında bir yer seçmişlerdi. Telefonunu ve anahtarı alıp arabadan indi. Rowoon'un kemerini açıp onu aşağıya indirdi. Kapıyı kapatıp aracı kilitledikten sonra arkadaşlarını görünce koşmaya başlayan oğluna yetişmeye çalıştı.

Rowoon koşarken düşmesin diye gözlerini ondan ayırmazken sonunda arkadaşlarının yanına ulaşan oğluna gülümseyerek baktı. Ardından kendi arkadaşlarının yanına gitti. Hepsiyle sıkıca sarıldıktan sonra Hyunjin'in yanına oturdu.

Görüşemedikleri süre boyunca neler olduğundan bahsetmiş, lise yılları hakkında konuşmuşlardı. Bakışları sürekli Rowoon'a kayıyordu. Güvende olduğundan emin olmak istiyordu.

Bir kız çocuğu evlat edinmek isteyen Hyunjin ve Seungmin'in başvuru yaptığını öğrendiğinde mutlu olmuştu. O da bir kızı olsun istiyordu ama Rowoon'un biraz daha büyümesi gerektiğini de düşünüyordu.

Farklı konularla konuşmaya devam ederken duyduğu ağlama sesleri ile bakışlarını çocuklara çevirdi. Dizlerinin üstüne çökmüş ağlayan Rowoon'u gördüğünde telaşla onun yanına koştu.

Yere düşen ve elleri ile dizleri acıyan minik çocuk ağlarken babasını görünce kollarını ona doğru uzattı. Jisung onu kucağına alıp dizlerindeki tozu temizledi. Ellerine bakıp avuç içlerine minik öpücükler bıraktı. Yanaklarındaki göz yaşlarını silerken ağlamayı kesen oğluna gülümsedi. Chanhee ve Youngmin'i de yanına alıp oturdukları yere döndü. Çocuklar babalarının önüne, masanın üstüne oturmuşlardı.

Jisung bir yandan Rowoon'un dizlerine bakıyor bir yandan da kötü hissetmemesi için bir şeyi olmadığını söylüyordu.

"Canın acıyor mu?"

"Başta acıyordu ama artık acımıyor. Sen öpünce geçti."

Çocuklar kısa sürede masanın üstünde birbirleriyle oynamaya başlarken Jisung'da telefonuna gelen mesajları kontrol etmeye başladı. Şirketteki çalışanların attıkları maillere bakarken çocukların konuşmalarını dinledi.

"Seungmin babam bana kocaman bir pamuk şeker de aldı."

"Bana da Changbin babam almıştı. Tadı çok güzeldi. Siz lunaparka gittiniz mi?"

"Hayır."

"Neden?"

"Jisung babam bana söz vermişti ama çok çalışıyor. Sanırım unuttu. Şu an bile işle uğraşıyor."

Oğlunun üzgün sesini duyunca mailleri okumayı bir kenara bırakıp telefonu kapattı. Bir an önce sözünü tutup oğlunu lunaparka götürmeliydi.

Eve döndüklerinde arabada uyuyakalan Rowoon'u odasına götürüp yatağa yatırdığında bir süre yanında kalıp onu izledi. Ardından lunapark mevzusunu eşine anlatıp haftasonu gitmek için plan yaptılar.

Kendine verdiği sözü tutmalıydı. Kendi babası gibi bir baba olmayacaktı.

~~~


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
all alone [ᴍɪɴsᴜɴɢ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin