15.Bölüm

131 18 330
                                    

Keyifli okumalar♥💙

Aldanma gelip geçici ömre.Bak arkana nasıl da geçmiş yıllar.Hesap edilmemiş onca düşün nasıl da hayal kırıklığına dönüştüğüne bak...İncinmiş bedenin ıstırapta.Son bulsun istiyor azaplar...Son bulsun istiyorum yakarışlarım,ağlayışlarım.Bu son bağırış olsun mu?..

🌹🌹

1 Hafta Sonra

Her şey değişiyordu.Zaman yine akıp gitmeye bakıyor,kimsenin gözyaşına bakmadan bilinçsizce hava solutuyordu.Kimimiz nerede olduğumuzun çelişkisinde kimimiz daha hiçbir şeyin farkında bile değil.Bedenen azap çekmeyi bekliyoruz ruhumuzun sargılarından bihaber.Boşuna denilmemişti ya zaman en kötü öğretmendir; önce sınav yapar sonra öğretir...Bunu fiilen kim yaşamamıştı ki?

Nefes alabiliyordum...Ve hala yaşıyordum.Mutluluk veriyor olması bir yana hoşnutsuz bir atmosferde vermiyor değildi.Korkmuyordum.Korkumu aşacak kadar bir hafta önce evlenmiştim.Ciddi anlamda hasta olduğumu unutturmuştular o düğünle,benim düğünümle.Fakat öyle kötü durumdaydım ki bedenimi ele geçirmiş hastalığın zaafıma dokunduğu yerden tekrar kırılıyordum.Haram,diyordu kulağıma doğru fısıldarken hastalığım.Haram sana mutluluk...Haram olması için ise elinden geleni ardına koymamıştı kafamdaki illet.Güçlü durdukça yıkıldığımı ve her yıkılışımda enkaz altında bıraktığım birçok insanla keder içinde kalıyordum.Bitseydi ya bu çilekeş bedbaht hastalığım bende rahatça soluyabilseydim...

Düğün günün ertesi şiddetlenen ağrılarımla hastaneye kaldırılmış bana dokunmaya dahi çekinmiş Tarık Emre sadece sarılarak yatmıştı.Yorulduğum aşikarken bu denli,düğün arefesi için yorulduğuma değdiğini düşünerek bana ölümü dileten baş ağrılarım dindiğinde hiçbir şeyin olmamaşlığında şükür sebebim olmuş sevdiklerimle derin bir nefes çekiyordum ciğerlerime.Beni bir parçada olsa güldürmeye çalışan Sevda'yla hastane çıkışı konuşmuş kız kıza olan konuşmalarımıza detaylar eklenince telefonu suratına kapatmak zorunda kalmıştım.Güldürmekten çok sinir ettiği belliyken gönlümüde almadan duramamıştı mahalleye geldiğimde...

Günümü yeni gelinler gibi geçirmiş gelenim gidenim hiç eksilmemekle beraber akşam üzerine kadar Tarık Emre'nin yolunu gözlemiştim.Diğer yakadaki kliniğine artık gitmeyeceğini söylediğinde ben itiraz etmiş benim için olduğunu bile bile ekmek parası diye şakaya vurarak bu fikrinden vazgeçirmiştim.Annemle mutfağa girmiş bu sefer mutfağı birbirine katmadan çıkmıştım.Evlendiğimden beri bir değiştiğimi,tam ev hanımı olduğumu dile getiren annemin gülüşleri eşliğinde geçiyordu günlerim aslında.Tarık Emre'nin klinikten dönüşünü bekleyişim,yemeklerde tuzumun bulunması ve daha nice hal ve hareketlerim bana takılmasına sebep olurken dalıp gitmeleri gençliğindeki halini canlı kanlı görmesindendi belki.En güzeline layıktı benim annem ve çok iyi bir damadı vardı.Belki hayatının bir ömür arkadaşlığını sürdürecek insan bulamamıştı ama kızına bulmuştu,mutluydu...

"Yemekleri doldurayım mı kızım?"

Annemin sesiyle pencere dibinde boş sokağa bakmayı devam ettirip elimdeki telefonu sıkmıştım.Bugünlerde geç geliyordu ve mesaj atmama rağmen dönüş almamıştı bana.

"Mesaj attım anne,dönmedi daha.İşi olmalı gelir birazdan."

"Gelir kızım.Sende artık gel otur.Ayakta dikilmekten yorulmadın mı?"

"Yok annem iyiyim ben böy...Aa geliyor işte.Ali'de yanında."

"Misafirimiz var.Sevda'yı da sen çağır o zaman ahretliğimle."

Olumla başımı sallayacağım zaman ayrılan iki arkadaşla pencere kenarından çekilip kurulu sofraya ilerledim.

"Ali sanırım gelmeyecek.Sevda'lara gitti."

Bir Elvedam Var {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin