Göğün Mucizesi

492 24 70
                                    

*

*

*

1 Yıl Sonra

Yeni güne başlanılıyordu İstanbul'un sessiz sakin mahallesinde.Esnaflar semanın aydınlanmasıyla caddelere seferber olmuş her birinin yüzünde yorgunluğun çizgileri fakat geleceğe ha bi ümit,deyişleri içinde ilerliyordular dükkanlarına.

Sonbaharın başıydı.Yapraklar dökülmeye yüz tutmadan yeşilliğini gün geçtikçe kaybediyordu.Kahveleşen yeryüzü muazzam bir görüntü ortaya çıkarırken doğasından bunu katletmeye çalışan iş makineleri yine mahalleye girmişti.Depreme duyarsız binalar yıkılacak,tam güvence aldıkları müteahhitler yeni konutlar dikecekti.Gökdelen dikecektiler yine...ve yine bir kazma vurulacaktı göğün mavisine.

Yaşlı kadın elindeki su kutusunu masanın ucuna bırakıp balkonda suladığı çicekleri sevdi.Bir yandan da dışarıyı seyrediyordu.Tükenmişliğin son basamığındaydı.Bu bir yıl ona iyi gelmemiş,günden güne erimişti.Göz pınarlarında akacak tek damla kalmazken gece yastığa başını koydumu birdenbire ağlayısı tutuyor,kurmuş dedikleri taneler peşi sıra yastığın üzerine dökülüyordu. Onu bu hayatta dik tutan bir oğlu gibi gördüğü damadı Tarık Emre birde kızı gibi sevdiği Mucize...

Sokağın gümbürtüsü evin içine girdi,odalara yayıldı.Yatağında rahat bir uyku çeken Tarık Emre'nin de bir eksiği yoktu Semra Hanımdan fakat kendine bu hayatta düşmemeyi Mavi'ye verdiği sözden biliyor,hatırlatarak annesine destek çıkıyordu.

Yayıldığı yerden kıpırdamaya başladı.Kollarının arasının boş olmasıyla tek gözünü uyku mahmurluğuyla açarak yamacına baktı.Yine yoktu.İki gözünüde açıp yatak içinde doğrulduğunda iki avucuyla yüzünü sıvazlayıp karısının her daim yaptığı ve sevdiği gibi saçlarını karıştırdı,bunu hiçbir sabah atlamaz ve yapmadan odadan çıkmazdı.Yüzünde tatlı bir tebessümle terliklerini giyerek çıktı odasından.

Hayat birçok kapıdan ibaretti ve irade bizimdi,kader bizimdi.Tarık Emre'de öyle yapmıştı.Canı yansada yeni sayfa açarak beyaz sayfalarını yeni biriyle paylaşmıştı ve bu tanışıklığın ömrünün sonuna kadar devam etmesi için gerekli her resmi ve kanuni yolu kullanarak hayatına dahil etmişti...

Unutulmuyordu ama mektupta da dediği gibi; 'Bir gün her şey mutlaka bitecek herkes için ya erken ya geç ama ben senin mutluluğunla ömrünün sonuna kadar yaşayacağım ve senin mutluluğun benim esaretim altında kalacaksa o an öleceğim...Mutlu kal sevdiğim...Yeniden sev hayatı,birini.Hayat,beklemek için çok kısa.' Bir parçasını ve özellikle bu kısmını zihnine kazımış birkaç ay önce Mavi'nin isteğini yerine getirmişti.

Azaptaydı ruhu.Bir ölü gibi iki kişiydiler ve şimdi üç kişi olmalarının yanı sıra hayatlarına birazda olsa neşe getirmiş bu kıza minnettar,hayrandılar...

"Mucize!..Mucize!"diye deli divane gibi ortalıkta dolandı Tarık Emre.

Odalara bakıyor,kilitli tuttuğu odanın kapısını aralıklı bulunca içeriye adımlıyor.Semra Hanımda seslere kulak vererek oraya doğru ilerliyordu,eli yüreğinde saçlarına kırlar düşmüş yaşlılıkla.Tarık Emre'nin gözleri karşısında dikilip de odayı inceleyn kıza değilde odanın içindeki tablolora değiyor.Kokusunu duyumsuyor.Portakal kokan kokusunu ve doyasıya içine çekiyor.Göz kenarlarında toplanıyor yaşlar akmasına müsaade vermeden gür sesini duyururken.

"Neden beni dinlemiyorsun?"

"Burayı çok merak ediyordum."

"Mucize-"

"Bunları o mu çizdi?"

Tarık Emre'ye dönüş aldı.Başını olumla sallayan adamın gözlerinde kırgınlığı görünce daha birkaç ay önce tanışmış olması bir yana hemen ona ısınması ve sevmesi ayrı olmakla beraber onun üzülmesine dayanamıyordu.Ardında beliren kadına baktı.Aynı sevgiyi ondan da görünce sıcak bir aile ortamı yakaladığını ve şanslı olduğunu kendine inandırmıştı.

Bir Elvedam Var {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin