16.Bölüm

129 18 175
                                    

Keyifli Okumalar 💙♥

Ey güzelin semaya vurulup da yeryüzüne düşmüş parçası gel sineme gir.Gel sevdana ortak olayım.Kalmadı çilekeş ömrümün zamanı.Kalmadı vaktim.Kapanmasın gözlerim gözlerine doymadan.Atmasın yürek son kez,bir kez yüreğini duymadan.Kopmasın ellerim ellerinden tutunmadan...Bu bir elveda olmasın...elvedam olmasın!

🌹🌹

Hayat bir kandırmacaydı.Kovalayan kovalanan misali.Bir gün ansızın davetlin olabiliyordu ecelin.Ya bilerek ya bilmeyerek.En zoru neydi?Ölmekten çok hissetmek miydi?Belki öyle belki değil fakat tek gerçek bu kandırmaca içinde samimi ilişkilerdi.Ayakta tutabilen ve güç verebilen her ilişki yüreğe şüphesiz iyi geliyordu...İyiye gidiyordum.Elimin titremesi,baş ağrılarım, halsizleşerek bazen uyuduğumu farz edip bayılmalarım azalıyordu.

Piknik gününden sonra baya günler geçmiş ağustosun sonunu bulmuştuk.Haftaya maçları olan Miço'lar yoğun bir tempoya girmiş,Tarık Emre'yle sıkça yanlarına uğrar olmuştuk.Dirençli hissediyordum bedenimi.İki adım atıp yorulmuyordum eskisi kadar ve yahut evlilikten sonra süremediğim bisikletime dün binmiştim onunla sahile doğru inerken.

Mutluydum.Mutluyduk...Her şeyi.Gerçeğimi unutacak kadar umut doluydum yeni yarınlara.Ölümü bekleyerek yaşamıyordum en azından.Zihnime akseden tasvirler yoktu mazimdeki kadar.Nefes alabildiğime yaşıyordum günlerimi.Böyle insanın içi kıpır kıpır olmaz mıydı?Dertsiz tasasız hiçbir şeyin olmayacağında gidiyordu ömür.Gülerek,bir an olsun hüzünlenmeden.

Piknikten sonra sıklıkla buluşur olduk,beraber bir yerlere gitmeye ve bu kalabalığı özlediğimi fark etmiştim.Tüm mahalle hastalığım üzerine suskunlaşmış şimdi yeniden can bulmuştular benim neşemle.Ümit değil de neydi bu?Çorak toprakları delip geçen yeşil fidanla güneşe dönüş almıştım.Karanlıklar mahzunlaşarak silindi.Benimle beraber herkes unutmuş gibiydi.Psikolojik olarak onlara uyguladığım baskılar azalsada bazen hırçınlaşmalarım olabiliyordu,duygularımı tamamen kontrol altına alamamak zordu...

Diğer günlere tezat bugün daha tez canlıydım.Yerimde duramıyor günlerdir az kaldı,diye diye bana malum işlerini söylemekten kaçınan Tarık Emre'ye surat asıyordum.Eve geç gelmeleri duraksasa da klinikte durmuyor,yanına nadir inmelerimle duvar gibi kilitli kapıyla karşılaşıyordum.Annem bana göre daha sakin davranıyordu ve bildiğinden haberdar olduğu kanısındaydım.Sabır,diyordu durmadan.Tarık Emre oğlu en iyisi biliyordu kendisine göre.Sözleriyle usulca baş sallıyor onu onayladığımı belli eden homurdanmayla yeni başladığım elişini bilip bilmeden ipi parmağıma dolayarak Sevda'nın ceyizinde katkımın bulunmasını istiyordum.

Yine elimde ince iplerle annemle karşılıklı oturmuş o örerken ben onun elini izliyor yapmaya çalışıyor beceremeyince telefondan yapımını araştırıp izleyerek yapmaya kalkışıyordum.Yeni şeyler denemeyi ve yapmayı sevdiğim belliyken heyecanlandığım ise işin güzele bağlanmasındandı.

"Hah valla oldu.Anne!Baksana oldu mu diye?Çimenleri bitirdim bu sona kadar,bitti..."deyip elimdeki yazmanın dört köşesinide görerek boşluğa tuttuğumda kalan üç kenarla ağzım açık kaldı,gözlerime yorgunluk çöktü birden. "Ee daha buralarda varmış...Ben ne tembel kızmışım anne.Şu altımızda oturan Sıla bile benden hızlı yapıp koydu çeyize."

Kendime yakınmamla annem gözlüklerinin altından bana gülerek bakmakla yetinmediği gibi elindekini yapmayı durdurarak yaptığım köşeye bakmıştı.

"Olmuş Mavi'm hemde bu sefer yamuk olmayıp güzelim yazmayı delik deşik etmemişsin.Afferin kızıma.Yorulduysan eğer bırak ben devam ederim ve bu arada çimen değil zürafa yapımı orası kızım."

Bir Elvedam Var {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin