ADRİAN
Ne dediğimi kavrayınca, gözlerim açıldı. Hemen konuyu değiştirmem gerekiyor
Adrian: Yani... Sen Bir Agreste'sin. Soyadına yakışacak şekilde davran!
Marinette: Neden böyle davranıyorsun..?
Gözlerimi ona sabitlediğimde, bana hüzünlü gözlerle bakıyordu
Adrian: Ben sana gayet normal davranıyorum
Marinette: Hayır, bir sorun var. Ben bir şey mi yaptım? Anlamıyorum... Senin değiştiğini düşünmüştüm..
Adrian: Sen beni değiştireceksin öyle mi? Ben asla değişmem! Ben her zaman aynı Adrian olucam! Sen beni değiştiremezsin! Anladın mı!?
O bana dolmuş gözlerle bakarken, benim içimde yeniden bir şeyler kopmaya başlamıştı. Dudaklarını aralayıp,
Marinette: Sen... Benim yüzümden vurulduğun için mi böylesin..?
Onun söylediğiyle içimden bir şaşkınlık yaşarken, ona böyle düşündürdüğüm için kendimden nefret ettim. Aklımın ucundan bile geçmemişti. Ama yinede böyle düşünmesi daha iyi.. Bir şey söylemeden elimi karnıma koyarak, yavaş adımlarla odadan çıktım. Kendimi bir pislik gibi hissediyorum...
MARİNETTE
Benim yüzümden, her şey benim yüzümden. Gözümde, akmak için bekleyen gözyaşlarım firar ederken, tuzlu yaşlarım yanık olan elime düşüyordu. Çok aptalım...
&&&&&&&&&&&&
Sessizce akşam yemeği için, masaya oturmuştuk. Ben asık olan yüzümle tabağa bakıyordum. Adelen yemekleri koyunca, çatalımı alıp yemeye başladım. Bir iki bir şey yedikten sonra, odama (odamıza) çıktım. Üstüme geceliğimi geçirdikten sonra, odaya Adrian girdi. Gözlerim açılırken, üstüne bakıyordum. Bunun sebebi ise giydiği uzun kollunun, karın tarafı kan olmasıydı.
Marinette: K-karnın... Kan..
Dediğim şeyle karnına baktığında, bana dönerek
Adrian: Ben hallederim
Marinette: Hayır. Doktor çağırmamız gerekiyor
Adrian: Doktor filan istemiyorum! Ben hallederim dedim.
Şuan bile inatlaşıyor. Normalde hiç yapmayacağım bir şeyi yapıcaktım. Banyoya girip, gerekli malzemeleri alıp el.erimi yıkadım. Yanına geldim
Marinette: Doktor yoksa, ben yapacağım. Yat şöyle
Adrian: İstemiyorum de-
Marinette: Adrian! Dikişlerin sökülecek, pansuman sadece. Başka bir şey değil
Bu dediğimle, nefes verip yatağa uzandı. Yandaki sandalyeye oturup batikonu pamuğa damlattım. Üzerindeki uzun kolluyu yavaş yavaş sıyırırken, yaranın çok kanamasından dolayı, yüzümü buruşturdum. Biraz çekinsem de, batikonlu pamuğu, yaraya uyguladım. Adrian'a baktığımda düz bir şekilde bana bakıyordu. Hiç mi canı yanmıyor? Bana boş boş bakarken, pansumanı bitirmiştim. Zaten bitirir bitirmez kalkmıştı. Birden nefesim hızlanmaya başlamıştı. Bi dakika neden kalbime şok uygulamışlar gibi hissediyorum? (Ahh Sen onu birde bana sor... Kaslı Adriann) Kafamı sallayıp, bu düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştım.
Yatağa uzanıp uyuyacaktım ki, elimin yorgana sürtmesiyle hala yanık kremi sürmemiş olduğum elime baktım.. Sanırım sabah sürsem daha iyi olucak..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Bir AGRESTE'sin
Fanfiction"Hadi gülümse... Ne olur... Ama denizlerdeki dalgalar gibi, mevsimlerin çiçekleriyle, güneş'in ay'a verdiği ışıkla değil, benimle gülümse Meleğim.. Sadece senin gülümsemenle olan o hızlı kalp atışımla... Kalbimde " •Karanlık Ve Aydınlığın Hikayesi• ...