EVEEET, Söz verdiğim gibi bölümü yazdım ama sırtım acayip ağrıyor. Gidip hemen yatacağım, acayip uykum geldi.
Geçen yılki gerçekleri öğreniyoruz. Erken mi diye düşündüm ama bu olayın başının başı gibi bir şey. Daha neler neler olacak o yüzden şimdi bunu öğrenebilirsiniz diye düşündüm.
İyi okumalaar!
------
FLASHBACK
Geçen yıl, çarşamba günü, okul saatleri.
"Boşaltın burayı!"
Dokuzuncu sınıflar aldıkları emirle hemen üstlerini giymiş, soyunma odasını teker teker terk etmeye başlamışlardı. Onlardan 2 sınıf büyük olan Mingyu ve çetesinden herkes gibi korkuyorlardı. Park Jimin'de bir şeye bulaşmak istemediğinden sessizce üstüne eşofman takımını geçirdi ve çıkmaya hazırlandı.
"Sen kalıyorsun." Arkasından seslenen Eunwoo adlı çocukla kaşlarını çattı ve ben mi dercesine minik işaret parmağıyla kendisini işaret etti. Şansına bugün Taehyung hastalandığı için okula gelmemiş, Jungkook da Taehyung'a bakmak için okulu asmıştı. "Evet sen, velet."
Huzursuzca kıpırdandı ve az önce ağzına kadar dolu olan soyunma odasında sadece dördü kalana kadar sinir bozucu sessizliği dinledi. Korkuyordu, okula yeni gelmişlerdi ve büyük sınıfların seslenişiyle 'çömez' idi. Bundan dolayı olmalı ki gözleri hemen dolmuş ve ayakkabılarıyla yeri eşelemeye başlamıştı. Sessizlik önüne doğru hiç güzel olmayan gülüşüyle yürüyen Mingyu'yla bozulmuştu.
"Eteklerini getirmemişsin Park." Kanı donmuştu Jimin'in. Bunu ailesi bile bilmiyordu ve kendi küçük sırrını nasıl keşfettiklerini anlamaya çalıştı. Reddetmek için ağzını açtı, sesi kısık ve titrekti. Kekelemesini önleyemedi, diyorduk ya Park Jimin gerçekten minicikti. "Ha...hayır ne eteği? Öyle bir şey y-yok." Bu görüntü o hariç soyunma odasında ki herkesi güldürmüştü. Kuyruğu kıstırılmış bir kedi gibi davranıyordu.
Başından beri sessizce izleyen Chanmin yaklaşmıştı bu sefer Jimin'e. Herkesin ilgisini çekebilecek türden bir veletti. Fakat tombul yanakları onu yakışıklıdan öte sevimli yapıyordu. Onu sinirlendirmek için kollarını kavuşturdu ve alayla konuşmaya başladı. "Görmesem inanırdım Jimin-ah. İnan o eteklerin içinde kalın bacakların hiç güzel durmuyor." İğrenerek Park Jimin'e bakmaya başladığında oracıkta yerin dibine girmek istemişti minik çocuk.
O an gerçekten çok kötü hissetmişti. Beğenerek ailesinden gizli aldığı etekleri sadece kimse olmadığı zaman üstüne geçiriyor, aynada kendisini izliyordu. Yakıştığını düşünmüştü o güzel eteklerin. Fakat görünen o ki dedikleri gibi etek kalın bacaklarıyla hiç olmuyordu. Yaralamak için kullandığı sözler Jimin'i derinden etkiledi.
"Okuldan ayrıl, senin gibi ibnelere ihtiyaç yok." Mingyu'nun onur kırıcı lafları kafasını aşağı indirmesine sebep olmuştu. Dokuzuncu sınıf ve yönelimini yeni keşfeden bir çocuktu, onlara kafa tutması gerçekten imkansızdı. Mingyu tehdit edercesine elini çocuğun çenesine götürmüş, iz bırakacak şekilde sıkmıştı. "Eğer gitmezsen, seni gördüğüm her yerde döveceğim Park."
Fısıltıyla söylediği şeyler Jimin'in kulağında günlerce yankılanacaktı. Başını hafifçe, tamam anlamında salladı. Gözlerinden yaşlar çoktan akmaya başlamıştı. Bu okulu bırakmak istemiyordu, Jungkook ve Taehyung'la aynı okulda olmak istiyordu.
Onlar istedikleri almış, soyunma odasından çıkmışlardı. Park Jimin'in ise yere çöküp ağlamaya ihtiyacı vardı.
O gün yaşanılanları tek o biliyor sanıyordu. Fakat o kendine gelip çıktıktan sonra kullanılmayan dolaptan çıkan Yoongi bunun doğru olmadığının göstergesiydi. Sürekli orda uyurdu, bunu bilmemek aptallıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
feble, yoonmin
Fanfictionzayıflamak isteyen jimin, karşı komşusu yoongi'yle sürekli karşılaşır, tw//aneroxia