on bir,

2.9K 333 481
                                    

SINIR: 25 VOTE 100 YORUM 

İyi okumalar diliyorum, umarım hoşunuza giden şeyler olur :)

----

"Jimin, kapıyı aç!"

"Jimin, kusuyor musun? O sesler ne öyle!"

Bana defalarca seslenen ve kapıyı tıklatan Yoongi Hyung'un sesleri karşısında hiçbir şey diyemiyordum. Öğle yemeğinden sonra vicdan azabı çekmekten doğru düzgün test bile çözememiştim. Bu yüzden otel odasına gidince ilk yaptığım iş tuvaleti ziyaret etmek olmuştu.

Yoongi Hyung'un Hoseok Hyunglar ile takılacağını bilerekten rahat davranmıştım. Fakat şu an kapımı endişeyle resmen tekmeleyen hyungum sayesinde anksiyetem tutmuştu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kusmayı birkaç dakika önce bana seslenen Yoongi Hyung yüzünden bırakmıştım ama hala midem boşalmış hissetmiyordu.

Ani gelen öğürme isteğiyle gözlerimden akan yaşlarla beraber tekrardan kusmaya başladım. Arka planda Yoongi Hyung'un sesi hala yankılanıyordu. Onunla işimi bitirdikten sonra konuşmaya karar vermiştim. O da cevap gelmeyeceğini anlamış olmalı ki seslerini azaltmıştı.

Bir süre sonra durdum ve soluklandım. Ardından hyung nazikçe seslendi, sesi oldukça endişeli geliyordu. Bu beni üzmüştü, endişesine değecek bir insan değildim. "İyi misin?"

Değilim, demek istedim fakat yalanlarımla boğuşarak acıyan boğazımı da görmezden gelmiştim. "İyiyim hyung, midem bulandı azıcık." Tamamen yalandı, midem bulanmamıştı bile. Kusmak için kendimi zorlamasam çoktan sindirilmiş olabilirlerdi.

Aslında midem bir süre önce yiyecekleri sindirmeyi kesmişti, artık istesem de istemesem de kusuyordum. Bu işime geliyordu, vücudum bunu kabullenmişti.

Başıma açacağı sorunları bilmiyordum.

Yoongi Hyung şu an sesini çıkartmıyordu. Ne düşündüğünü merak ediyordum, beni iki kez kusarken yakalamıştı. Sürekli neden kustuğumu merak ediyor muydu? Hyung her zaman benden daha zayıftı. Onun benim derdimi anlayabileceğini düşünmüyordum. Kilolu olan insanlar anlayabilirdi ancak.

Kendime geldiğimde her zamanki, alıştığım şeyleri tekrarladım. Sifonu çekmek, dişlerimi fırçalamak, ellerimi yıkamak... İşim bitince korktuğum an gelmişti. Her ihtimale karşı kilitlediğim kapının anahtarına götürdüm parmaklarımı, kilitlemem işe yaramıştı. Yoongi Hyung direkt dalsaydı kalp krizi geçirirdim. Korkarak kapıyı yavaşça açtım.

Kapıyı açıp, odaya çıktığım anda başını elleri arasına almış ve bir bacağını hızlıca sallayarak yatakta oturan hyung ile karşılaştım. Bu bir adım geriye gitmemi sağlamıştı. Zorla yedirdiği yemeklerin çıkmasına sevinmiş görünmüyordu, doğaldı.

Anlık gelen cesaretle hyungun yanına gitmiş, onun yatağına yani yanına oturmuştum. Oturmamla beraber ellerini başından çekmiş yanına dönüp bana bakmıştı. İfadesi donuk ve bulanıktı, pek bir çıkarımda bulunamıyordum. Fakat birazdan o sessiz yüzünden bir eser kalmayacakmış gibi hissettiğim için çaktırmamaya çalışarak yanından biraz uzaklaşmıştım.

Yoongi Hyung düşünceli bir şekilde bana bakmaya devam ediyordu. Bir şeyleri hesaplamaya çalışıyor gibiydi. En sonunda konuşmak için kendini toparladığında kulaklarımı sımsıkı kapatmak istemiştim.

"Sen bilerek mi kusuyorsun?" Sesi düşünceli çıkmıştı.

Ne?

Anlamaması mucize olurdu zaten fakat biraz salağa yatmak istemiştim. Gidip çok sevdiği annemlere söylerse ne yapabilirdim ki? Tüm hayatım Yoongi Hyung'un eline geçmiş gibi hissetmeden edememiştim. 

feble, yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin