SINIR: 35 VOTE 100 YORUM
İyi okumalar, özledim sizi.
——
Hayır.
Bunlar gerçek olamazdı, hepsi hayalimin bir parçası olmalıydı ve şu an ben annemlerle yaptığım yemeği yiyor olmalıydım. Bana kızarlardı, ben özür diledikten sonra ise daha fazla dayanamayıp sarılırlardı. Sooyoung anne masada o esprilerinden yapar bir süreliğine de olsa mutlu olurduk. Akşamına kusacağım yemekleri yer ve iyi olduğuma inandırırdım. Yoongi Hyung ile garip bir durumda olsak bile birbirimize gülümserdik mesela.
Ama bu olamazdı işte.
O yüzden şimdi hızlı adımlarla yanımda çoktan ağlamaya başlamış Sooyoung anne ile yürürken de hastanenin acil bölümüne girerken de inanmak istemiyordum. Belki de ağlamamamın asıl sebebi de buydu? Her şey bir sürpriz olacak gibi geliyordu, bugün doğum günüm de değildi oysa.
Fakat gerçek olduğunu hastanenin resepsiyonundaki kadına gittiğimizde fark ettim. Yoongi Hyung şu an aramızda en sağlıklı konuşabilecek kişi olarak konuşmuştu. "Jung Wheein ve Ahn Hyejin buraya getirilmiş." Kadın ağlayan Sooyoung anneye ve dokunsan kırılacak olan bana bakmış ve ardından Yoongi Hyung'a konuşmuştu. "Hemen bakıyorum, durumları neymiş."
Klavyede çıkan sesler beni daha çok strese sokmaya başlamıştı. Bir an önce konuşsun da bir şeyleri olmadığını söylesin istiyordum. "Efendim, öncelikle Ahn Hyejin iyi bir durumda sadece şaşkınlıktan dolayı bayılmış. Onu normal odaya almışız, sakinleştirici yapıldığı için uyuyor." Buna rahatlamıştım. Wheein annemin de bir şeyi olmadığını ümit ediyordum.
"Fakat.." İçim içimi yiyordu, bir şey olmamıştı değil mi? Kadının ifadelerinden anlamak mümkün bile değildi ki! "Araba diğer hanımefendinin oradan çarptığı için omzunda bir kas yırtılması gerçekleşmiş. Durumu çok ciddi değil ama ameliyatta." Durumunun ciddi olmaması endişelenmeme engel olamamıştı. Gözyaşlarım çoktan firar ederken Yoongi Hyung hızlıca odanın yerini öğrenmiş Sooyoung anne ve benim elimden sıkıca tutarak asansöre bindirmişti.
"Jiminie endişelenme tamam mı oğlum, bak ciddi bir şey değilmiş." Bunu gözyaşlarını silerken konuşan Sooyoung annenin söylemesi her ne kadar tezat olsa da ona doğru gülümsemeye çalıştım. Kısık sesimle konuştum. "Onları şimdiden çok özledim."
Ben dakikaların nasıl geçtiğini anlayamadan Hyejin annemin olduğu odaya varmıştık. Koşarak kapıyı açtım ve içeriye girdim. Yoongi Hyung da sanırsam yanlış bir şey yapmayayım diye ardımdan koşmuştu. İçeriye girdiğim anda kolunda serum takılı olan trafik kazası yapmamışçasına huzurlu uyuyan Hyejin anneme takılmıştı gözlerim.
Meleğim, hastane yatağının içinde bile o kadar güzel görünüyordu ki... Bu görüntü karşısında ne dersem boş kalırdı, tamamlanamazdı gerçekten. Sabahtan beri içimdeki kötü hislerden sonra annelerimden bir tanesini görmek bana iyi gelmişti. Şu an uyanık olsa kucağına atlayıp ağlamaya başlayabilirdim.
Titreyen bacaklarımla yanına gittim ve ardındaki sandalye oturdum. Yüzü solgun görünüyordu, bu beni endişelendirdi. Elimi zorlukla kaldırıp elini avucumun içine almış ve sıkıca sarmıştım. Titrek sesimle döktüm kelimelerimi. "Güzelim, ağrıyor mu bir yerin? İyi ol tamam mı anne."
Gözlerim dolmuştu, onlara ciddi bir şey olmasına asla dayanamazdım. Onlarsız bir hiçtim, ben Park Jimin onlarsız bir hayatı düşünemezdim bile. Bu yüzdendir ki onlara olan bağım yoğundu. Bana kucak açmayan ve yabancı, dilini bilmediğim bir ülkede yetimhaneye veren ailemle kan bağım olsa ne yazardı ki? Onları tanımıyordum bile. Bana verdikleri tek şey adım ile soyadım olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
feble, yoonmin
Fanficzayıflamak isteyen jimin, karşı komşusu yoongi'yle sürekli karşılaşır, tw//aneroxia