Kitaba ilginin az olduğunu düşünüyorum fakat birkaç kişi bile okuyup okuduğunu belli etse sevineceğim. O kadar yazdım emek verdim. Sizde oy verip yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim. iyi ki varsınız. ❤️
❤️İyi Okumalar❤️
Jungkook
"Herşey için teşekkür ederiz, Jaehyun" dedim ve ardından ona sarıldım.
Chaeyoung, Mina'yı babasının kucağına bıraktığında; gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. Jisoo'da ondan farksız değildi. Bu kısa sürede onlara ben bile çok alışmıştım ama artık gitmemiz gerekiyordu.
"Umarım, yakında tekrar görüşürüz. Yani herşey normale döndüğünde" diyerek gülümsemeye çalıştı, Jaehyun.
Ona bizimle gelmeyi teklif etmiştim fakat o eşini bekleyeceğini söylemişti. Birgün ola ki, birgün herşey düzelir de evine dönerse; onu en güzel şekilde karşılamak istiyordu.
Çantalarımızı aldığımızda; evden çıkmak için sessizce kapıyı açtım. Hüzünlü bir vedalaşma olduğu için, tuhaf hissetmiştim. Umarım yakında dünya normale dönerdi ve herkes sevdiğine kavuşurdu diye içimden duayı etmeyi hiçbir zaman ihmal etmedim.
Dışarı çıktığımızda etrafın sakin olmasına sevinmiştim. Zira yine bir araç bulana kadar kendimizi onların iğrenç kanına boyamak zorunda kalmak istemiyordum. Kasabadaki bütün arabaların olaylar sırasında çalındığını öğrendiğimde gerçekten hayâl kırıklığına uğramıştım. Bir tane bile araç görememiş olmak bizi cidden şimdiden yoracaktı fakat artık bir an önce dağ evine ulaşmak zorundaydık.
Elimizi çabuk tutarak, hızlı adımlarla olabildiğince temkinli bir şekilde ilerlemeye çalışıyorduk. Buraya geldiğimizden beri başımız beladan kurtulmamıştı ve biz artık gerçekten de gün yüzü görmek için can atıyorduk. Hoş böyle bir ortamda hayatta kalmamız bile neredeyse bir mucize gibiydi.
"Chaeyoung istersen ben alayım, sen çok yoruldun" dedim elimi sırtında ki çantaya uzatarak.
"Hayır, ben taşırım. Hem sendekiler de epey ağır" uzattığım elimi çekip tuttuğunda gülümsedi.
Jisoo ve Jin önümüzden yürürken, ben de sürekli arkama dönüp bakıyor gelen var mı diye kontrol ediyordum. Uzun bir zamandır yürüdüğümüzü biliyordum ama tabi ki saatim olmadığı için tam olarak kaç saat geçtiğini kestiremiyordum. Kasabadan sorunsuz ayrıldığımız için şükrederken, karşımızda belirenlerle sinirlenerek birkaç küfür savurmaktan kendimi alıkoyamadım.
Başımıza birşey gelmemesi zaten çok tuhaf olurdu.
Chaeyoung'u korumak için arkama sakladığımda; Jin ve Jisoo'da geri adımlayarak yanımıza gelmişti. Kokularımız onları bize doğru çekerken, önceki taktiğimizi uygulamaktan başka çaremiz olmadığını düşünüyordum.
Bize ilk yaklaşanı, yere yatırdığımda hızla çıkan kanları iğrenerek yüzüme ve elbisemin üzerine bulaştırdım. Jin ve Jisoo' da mecburen beni yaptığımı yaptıklarında Chaeyoung'un haliyle pek iyi olmadığını gördüm. Onu yanıma çekip ellerine, yüzüne kanı bulaştırdığımda daha fazla dayanamadı ve biraz uzaklaşıp midesinde ne varsa dışarı boşalttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood, Sweat & Tears | RoséKook ✓
Science Fiction[Tamamlandı] Zombi istilası sonucu yeni dünya düzeninde sağ kalmayı başarabilmiş ve kendileri gibi yaşam savaşı veren, diğer birçok kişiyle yola devam etmek zorunda kalan bir grup gencin hikayesi. Bir virüs, parazit, mantar veya herhangi şey, insan...