13⋆

615 182 19
                                    

Jungkook

Yastığa başımı koyduğumdan beri, bir sağa bir sola dönüyordum. Gözlerimi kapattığım anda, arkadaşlarımın ve Chae'nin başına gelenler tekrar canlanıyor gibi oluyor ve ben daha çok üzülüyordum. Gün ağarırken, yattağım yerden kalktım ve elimi yüzümü yıkamak için banyoya yöneldim.

Defalarca kez yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştığımda; havluyu elime aldım ve banyodan çıkmıştım. Yüzümü yıkamanın beni kendime getiremeyeceğini çok geçmeden anlamam uzun sürmemişti. Kaldığımız odaya geri döndüğümde, bir kişi hariç herkes yerinde olduğunu ve uyumaya devam ettiğini görmüştüm.

Uyuyamayacağımı bildiğimden odadan tekrar çıkıp, salona geldiğimde uyuyan bir kaç kişinin içinde yine onu görememiştim. İki seçenek vardı, ya dışarı hava almaya çıkmıştı ya da aşağı laboratuvar bölümüne inmişti. Oraya izinsiz girilemeyeceği aklıma geldiğinde; ilk düşündüğüm seçeneğe bakmak için, adımlarımı dış kapıya yönlendirdim. Kapıyı açtığımda; ayakkabılarımı giydim ve derin bir nefes alarak dışarı çıktım. Az ilerde gördüğüm bedene doğru yaklaştığımda, adım seslerinden irkilerek bana dönmesiyle başımı hafifçe eğerek selam verdim.

"Napıyorsun burda, seni göremeyince merak ettim" gözyaşlarını silmeye çalıştığını gördüğümde içim daha çok acımıştı. Ben ağlamıyordum ama onun ne hissettiğini de gayet iyi anlıyordum.

"O gitti, o bir daha asla bizim gibi olamayacak!" ağlayışları çoğaldığında sıkıca ona sarıldım.

Jennie'den bahsediyordu. Boynundan yaralandığı için çok fazla sürmeden dönüşmeye başlamıştı. Bu sebeple onu da Jimin'in yanındaki odaya kilitlemişlerdi. O haline ve geçirdiği sürece şahit olduğumuzdan ve elimizden hiçbirşey gelmediğinden dolayı kahrolmuştuk. Onu kaybetmek bizi paramparça etmişti ama en çok da üzülen Hoseok olduğu apaçık ortadaydı.

Yoongi'nin durumu ise iyiydi be neyseki onlardan biri olmamıştı. O, dönüşmeden hemen önce kolunu kesip, virüsün yayılımı durdurmuşlar ve onu kurtarmışlardı. Bir uzvunu kaybetse bile en azından şu an hayatta olduğunu bilmek bile güzeldi.

"Ben.. Ben onu seviyordum, Jungkook" Hoseok, derin bir nefes aldığında kendini biraz toplarlamaya çalışmıştı. Tam birşey diyeceğim sırada arkamızdan gelen adım seslerini duyduğumuzda elimi belime atıp, silahımı çıkarttım.

"Hey, hey benim. Sakin ol evlat" gelen kişinin Bayan Kim olduğunu görüp, silahı tekrar belime yerleştirdim.

"Sizi görünce, yanınıza gelmek istedim. Arkadaşlarınız için gerçekten çok üzgünüm ama onları kurtarmak için elimden gelenin fazlasını yapacağıma emin olabilirsiniz" yanımızda durduğunda; gülümsemeye çalıştı.

"Nasıl?! Onu, yani onları kurtarmak için bir çözümünüz mü var?!" heyecanla sordu, Hoseok.

"Henüz üzerinde çalışma yapıyoruz. Bu biraz zaman alabilir, ama bittiğinde arkadaşlarınızın ve diğer insanların hayata tekrar döneceğini düşünüyorum" bu sefer gayet rahat bir şekilde gülümsemişti.

"Siz ciddi misiniz?!" dedikleri beni de heyecanlandırmıştı.

"Burası Güney Kore hastalık kontrol ve önleme merkezi. Acil durumlarda kullanılabilecek gizli bir yer olarak inşaa edildi. Bende bu merkezin başkanı olduğumdan ötürü burada bulunan herkesle zorlu şartlar altında olsa bir araya geldik. Jisoo bile bilmez bunu" gerçekten böyle bir yer akıl edebildikleri için bütün insanlık adına minnettar olmuştum.

Blood, Sweat & Tears | RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin