⭐Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyiniz⭐
Jungkook
Saat gece yarısına doğru geldiğinde; nöbeti gelen arkadaşa devrettim ve sessizce içeri girip odaya doğru ilerledim. Ben hariç diğeri çoktan yatıp uyumuştu elbette. Bende onları uyandırmamak için, kıyafetlerimi bile değiştirmeden, Chaeyoung'un yanına uzandım. Gözlerini anında açıp, gülümsediğinde; hâlâ uyumamış olduğu için şaşırmıştım. Üzerinde ki battaniyeyi düzeltip, açıkta kalan bir yeri olup, olmadığını kontrol ettim. Ardından sağ elimi yanağıma koyup, gülümsedim ve onu izlemeye başladım.
"Seni özledim" diyerek yanıma iyice sokulduğunda kolumu etrafına sardım.
"Bende seni özledim, güzelim" dedim saçlarının arasına minik bir öpücük bıraktıktan sonra.
Tam gözlerimi kapatacağım sırada, duyduğum gürültü sayesinde hızlıca ve panikle yattığım yerden doğruldum. Odanın içindeki herkes benim gibi yerlerinden fırladıklarında; Chaeyoung'u Jisoo'ya emanet ettim ve diğerleriyle birlikte dışarıya koştum.
Gürültünün sebebi neydi, bilmiyordum ama içimde hiç iyi olmayan bir his vardı. Dışarıya çıktığımız anda; etrafımızı saran eli silahlı bir grup insan görmeyi asla beklemiyordum. Nöbet tutanları yere yatırıp etkisiz hâle getirdiklerini gördüğümde sertçe yutkundum.
Gördükleri herkesi sıraya dizdiklerinde; silahlarımızı bırakmamızı ve ellerimizi havaya kaldırmamızı yoksa ateş edeceklerini söylediklerinde; ikiletmeden dediklerini yapmıştık. Bizden ne istiyorlardı, hangi amaçla buraya gelmişlerdi açıkcası kestiremiyordum. Ama bu adamların iyi niyetli olmadıklarıda zaten her hallerinden belliydi.
İçeri giren ikinci araç hızla yanımıza ulaştığında; içinden çıkıcak insan müsveddelerini merak etmeye başlamıştım. Herkesi etkisiz hale getirdikten sonra geldiklerine göre olayın içinde ki en önemli parça olmalıydılar diye düşünüyordum.
Korkuyordum. Korkuyu bütün kemiklerimde hissediyordum.
Chaeyoung'a, bebeğimize ve burdaki insanlara zarar gelecek diye aklım çıkıyordu. Onları kaybetme korkusu bütün bedenimi sarsa da, neler olduğunu anlayıp bir an önce bu şeye son vermek istiyordum. Şimdi korkmanın değil cesur olmanın zamanıydı.
Arabanın kapısı yavaşça açıldığında; içeriden çıkan adamı gördüğüm an resmen hayatımın en büyük şokunu yaşamıştım.
Bu nasıl olabilirdi?!
Kim Jaejong'u yaklaşık bir yıl önce Jeju adasında öldürdüğümü düşünüyordum fakat o, şu anda kanlı canlı karşımda dikiliyordu.
"Ah, sizi bulmam çok uzun sürdü ama endişelenmeyin sizinle hasret gidermeye geldim" dedi kaba sesiyle yanımıza doğru yaklaşırken "Bak sen, seni burda görmek ne güzel, piç kurusu" önümde durup küfrettiğinde az önceki gibi sakin kalamadım ve gözünün üzerine sert bir yumruk geçirdim. Anında yere yığıldığında; yaklaşıp üzerine tükürüp yüzüne birkaç yumruk daha geçirdiğimde; kollarımdan tutup, beni uzaklaştırmışlar ve ardından da dizlerimin üzerine çökmemi sağlamışlardı. Vücuduma aldığım darbelerin ardından ensemde hissettiğim tüfeğin namlusuyla, etraftaki insanların çığlık sesleri kulağıma dolmuştu.
"Durun! O bana lazım" adım seslerinin yaklaştığını duydum.
"Sana öyle bir ders vereceğim ki, beni ölüremediğin için hergün ağlayacaksın, seni adî velet!" saçlarımdan tutup çektiğinde; o iğrenç yüzüne bakmamı sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood, Sweat & Tears | RoséKook ✓
Ciencia Ficción[Tamamlandı] Zombi istilası sonucu yeni dünya düzeninde sağ kalmayı başarabilmiş ve kendileri gibi yaşam savaşı veren, diğer birçok kişiyle yola devam etmek zorunda kalan bir grup gencin hikayesi. Bir virüs, parazit, mantar veya herhangi şey, insan...