Chaeyoung
"Hepsini götürün, bende geliyorum" o adamın iğrenç kahkahası kulaklarımda yankılanırken, ortamdan ayrıldığını çıkarttığı adım seslerinden anlamıştım.
Kalabalık olan ortamda hiçbir ses çıkmaması beni daraltıyordu. Nefes alışverişim hızlandığında terlediğimin de farkına vardım. Hata yapmaktan oldukça korkuyordum. Yaptığım hatanın bedelini, burada ki bütün insanlara ödetmeye hakkım yoktu.
Ellerimin üzerinde hissettiğim sıcaklıkla tekrar ürperdim ama bu aynı zamanda rahatlamama ve sakin olmama da yardımcı olmuştu. Jungkook'un beni sevdiğini söylediğinden beri, uzun bir süre bunun etkisinden çıkamamış ve ondan başka bişey düşünememiştim.
Ciddi miydi, değil miydi bilememiştim ama bu beni içinde bulunduğumuz durum karşısında gerçekten de iyi hissettirmişti. Korkum biraz olsun hafiflemişti fakat kalp atışlarımın beni ele vermemesi için de dua etmeye başlamıştım.
"Jimin, onları götür burdan!"
emir veren kişinin sesi yeterince sert ve duygusuzdu.Jungkook'un anlattığı Jimin sarı şaçlı olan olmalıydı. Yani yanımıza onun yaklaştığını görünce öyle düşünmüştüm.
"Sayımız çok az. Bu yüzden ne olursa olsun asla hata yapmamalısınız" Jimin, çok yüksek olmayan fakat duyabileceğimiz bir tonda konuşmuştu.
Sayımız gerçekten azdı, bizim dışımızda sadece bir kaç kişi daha vardı. Dikkatli olmalıydık çünkü; bizim ilacı içmediğimizi ve numara yaptığımızı anlarsa herşey mahvolabilirdi. O yüzden hareket etmemeli ve ses çıkartmamalıydık.
"Onlardan sen sorumlusun, Jimin. Yarın kendilerine gelirler ama yine de gözetim altında tut. Özellikle de şu çocuğa dikkat et" eliyle birini gösterdiğinde; kim olduğunu görememiştim. Yere tükürüp, gülerek yanımızdan ayrıldığında; hepimizin derin bir nefes aldığını hissetmiştim.
Bir robot edasıyla herkesin yaptığı gibi, yürümeye başlamıştık. İçeri girdiğimizde; Jimin bizi onlardan ayırıp başka bir odaya yerleştirmişti.
"Artık güvendesiniz" herkes rahatladığında, aynı zamanda konuşmaya da başlamışlardı.
"Allah kahretsin! Şerefsizin oyununa geldim!" Jin sinirle odanın içinde dolaşırken, Jisoo onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Bizi buraya getiren o değil miydi?! Neden bu insanlar bu kadar piç kurusu olmak zorunda?!" Taehyung'un ağzından ilk defa küfür duyuyordum.
"Yere tükürdüğü an üzerine atlamamak için kendimi zor tuttum. Pislik herif!" Yoongi de sinirliler kervanına katıldığına göre rahatlayabilirdim.
Gerçekten herkes aşırı derece de sinirli ve gergindi. Jin'in arkadaşım dediği adam, bizi buraya kullanmak amacıyla getirmişti. Bir insan arkadaşım dediği birine bunu nasıl yapabilirdi ki?!
"Chae, iyi misin güzelim?" Jungkook'un sesini duyduğum an sertçe tutkundum.
Odada ki herkes bir an için susmuş, bakışlarını bana yöneltmişlerdi. Ne olduğunu bilmiyordum ama geleceğimiz hakkında endişelenmeden yapamıyordum. Jungkook'un sesi duymak bile kalbimi tuhaf hissettirmişti. Aslında bu hissi çok daha önceden tanıyordum fakat beni sevdiğini söyledikten sonra kalbimin daha farklı atmaya başladığını inkâr edemezdim. Bende onu seviyordum ama şu durumda birlikte ne kadar mutlu olabilirdik ki?
Yoongi yanıma geldiğinde; "Titriyor! Buralarda battaniye falan var mı, bakayım" dedi ve odanın içindeki dolapları açıp kontrol etti.
Titrediğimi bile Yoongi dediğinde fark etmiştim. Üşüdüğüm için miydi ya da korkudan mıydı bilemiyordum? Yoksa heyecandan mı titriyordum? Duygularım gerçekten de karmakarışık olmuştu.
Hayatımda hiç bu kadar gerilim dolu zamanlar geçirmemiştim. Zaten bu yaşadıklarımız anca filmlerde olur diyebilirdim fakat gerçeğini tatdığımız için nasıl hissettiriyor artık anlıyordum. Keşke hepsi bir filmden ibaret olsabilseydi ve biz yine o eski mutlu yaşantımıza geri dönebilseydik.
Yanaklarımın ıslandığını hissettiğimde; aklıma annem ve ablam geldi. Onlarla en son gemide konuşma fırsatım olmuştu. Avustralya'da herşey yolunda olduğu için onlar adına seviniyordum elbette ama kendi adıma sevinecek pek birşey bulamıyordum. En azından tek başıma değildim ve sevdiğim insanlarla beraberdim. Eğer ki, Jisoo'nun zoruyla yine bir partiye gitmek zorunda kalmasaydım, bugün belki de yaşıyor olamazdım. Burada bulunan herkese, bir can borçluydum. Onlar olmasa, belki bende olmazdım.
Nasılsınız bakalım, gençler :DOy vermeyi ve güzel yorumlarınızı yazmayı unutmayınız :) ♥♥♥♥
Lütfen okuyorsanız emeğe saygı gösterin :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood, Sweat & Tears | RoséKook ✓
Bilim Kurgu[Tamamlandı] Zombi istilası sonucu yeni dünya düzeninde sağ kalmayı başarabilmiş ve kendileri gibi yaşam savaşı veren, diğer birçok kişiyle yola devam etmek zorunda kalan bir grup gencin hikayesi. Bir virüs, parazit, mantar veya herhangi şey, insan...