Sınava birkaç gün kala artık çalışmayı ve sınav hakkında düşünmeyi bırakmıştım tamamen. Geriye kalan tek şey rahatlamak ve beynimi dinlendirmekti.
Beklemediğim şekilde bu mümkün olmuştu. Hemde fazlasıyla.
Geçen günlerde Zayn'le çok iyi anlaşıyor, neredeyse her an beraber vakit geçiriyorduk. Krize girmemiş, öfkelenmemiş ve aptalca bir şey yapmamıştı. Bu garipti.
Ben de aynı şekilde çok huzurlu ve sakin hissediyordum kendimi. Ona iyice bağlanmıştım. Geçirdiğimiz her vakit giderek artan bir sevgi tomurcuğu büyütüyordu içimde.
Harry ve aptal kız arkadaşını asla tekrar görmek istemediğimi söylemiştim. Aynı şekilde onunda görüşmesini istemiyordum çünkü tek yaptıkları şey uyuşturucu kullanmaktı. Zayn, şaşırtıcı bir şekilde bunu kabul etmiş hatta numaralarını bile engellemişti.
Ama hala uyuşturucu kullandığını biliyordum. Her maddeye göre değişen davranışları ve bakışları ezberimdeydi artık. Bazen göz bebekleri büyüyor, enerjiyle doluyor ve mutluluktan uçuyordu. Bazense oldukça uyuşuk, kızarık ve kısık gözlerle karşılıyordu beni.
Bu konu hakkında da detaylı konuşacaktım ama şu lanet sınavın geçmesini bekliyordum. Sınav öncesi hiçbir strese ve olumsuz olaya katlanamazdım.
Elimdeki biradan büyük yudumlar alırken bir yandan müziğin sesini açtım. Geceleri parkta oturup alkol almak neredeyse her gün yaptığımız bir aktivite olmuştu. Bu süre içinde alkolü çok arttırmıştım ama sarhoş olmak iyi hissettiriyordu.
"Bu park çok özel." dedi ağzındaki esrar dumanını dışarı üflerken. Evin içinde nefret ettiğim bu koku, nedense o içtiğinde çimenlerin arasındaymışım gibi ferahlatıyordu beni.
"Neden?"
"Seninle ilk zamanlarımı hatırlıyorum. Burada müzik dinlerken çok masum gözüküyordun."
Gülümsedim. Ben de o günleri hatırlıyor ve kendime şaşırıyordum gerçekten. Kim bilirdi ki Zayn gibi birinden hoşlanacağımı?
"Peki şimdi? Hala masum olduğumu düşünüyor musun?"
"Sen her zaman masum ve güzeldin. Seni ben kirletiyorum."
"Beni kirlettiğin falan yok Zayn."
"Üzüyorum. Çok üzüyorum."
Derin bir nefes verdim. Evet, bu doğruydu ama tamamen üzüntü içinde değildim. Onun da çoğu zaman ne kadar üzgün ve kırgın olduğunu görebiliyordum. Saklamaya çalışsa bile.
"Londra'ya gittiğimde... Benimle gelecek misin gerçekten?"
"Evet." dedi hiç düşünmeden. "Orada bir ev tutacağım ve beraber kalacağız. Sonsuza kadar beraber olacağız."
Gülümsedim. Bu kadar net konuşması beni önceden ürkütse de şu an mutlu ediyordu. Önemsenmek artık korkutmuyordu içimi. Huzurla doluyordum gözlerine her baktığımda. Onu iyileştirmek ve aynı zamanda onunla beraber iyileşmek istiyordum.
"Sonsuza kadar beraber olabilir miyiz acaba?"
"Neden olamayalım? Artık birbirimize kenetlendik Berry. Birbirimize aitiz."
Her şeyin güzel olacağına dair bir şeyler hissetsem, hemen aklımdan çıkartmaya çalışıyordum bunu. Sanki ne kadar düşünürsem, gerçekleşmesi o kadar imkansızlaşacakmış gibiydi.
Ben hiç mutlu bir gelecek düşlememiştim çünkü. Özellikle bir erkeğin hayatımda olduğunu varsayarak. Sadece işimi yaptığım, kendi evimde sıradan ve stressiz bir hayat planlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad about you | zm
Fanfiction''Buz gibi soğuksun. Üşüyorum ve beni hasta ediyorsun, beni öldürüyorsun.''