İhtiyacım olan son şeyi de sepete koyduktan sonra, ücreti ödemiş ve elimdeki poşetlerle eve doğru yürüyordum. Londra'ya gitmeden önce kendime hazırladığım ihtiyaç listesini bitirmek için uğraşıyordum iki gündür.
Heyecanlıydım, mutlu hissediyor muyum bilmiyorum ama sonunda buradan kurtulacağımı düşünmek, kalbimin deli gibi çarpmasına sebep oluyordu. Hiçbir şey olmasa bile, şu evden ayrılmak ve eski yaşadığım anları artık hatırlamayacak olmak beni çok iyi hissettirecekti. Tek tesellim buydu zaten.
Önceden hiçbir şey hissedemez ve robot gibi yaşamımı sürdürürdüm sadece. Zayn hayatıma girdikten sonraysa her şeyi hissetmiş, sinirlenmiş, üzülmüş, sevmiş, sevilmiş ve zarar görmüştüm. Bu deneyimlemediğim hisler bir anda bünyeme girince tokat gibi çarpmıştı suratıma belki ama, canlı hissettirmişti. Yaşadığımı hissetmiştim ben.
Şimdi bu duygular elimden alınmış, sanki çırılçıplak ortada kalmış gibiydim öylece. Buna alışmak zordu, düşünmemek zordu. Ama yine de elimden geldiğince çabalıyordum iyi olabilmek için. Eski hayatıma ve olduğum kişiye belki tamamen dönemezdim ama bu bazı şeyleri anlamama da sebep olmuştu.
Kimseye güvenmemek, gerçekten birine karşı sevgi ya da herhangi bir duygu beslediğinde, sonunun berbat olacağını bilmek... Hepsi bir deneyimdi. Zayn benim için basit bir deneyim değildi sadece ama bana çok şey öğretmişti.
Ona olan sevgimi içimde sonsuza dek tutacak mıyım? Yoksa başkasını sevecek miyim, değer verecek miyim? Bunun cevabı basit aslında. Belki sonsuza kadar sevemeyeceğim onu, ama unutmayacağıma eminim. Başkasını sevme konusuna gelirsekte, imkansız gibi bir şey bu.
O harici birinin gözlerine baktığımda aklıma gelen tek şey, bir çift ela göz olacak.
Hissettiklerim çok farklıydı. Kalbimin içinde hissettim. Beynimde, ellerimde, damarlarımda, dudaklarımda hissettim onun sevgisini. Bütün benliğim ve vücudum beni gerçekten sevdiğini ve benimde onu sevdiğimi biliyordu sanki. Neden böyle etkiledi bilmiyorum, belki ilk defa sevip sevildiğimdendir. Ya da o kadar çok inandım ki bu gerçeğe, aslında her şey bir seraptan ibaretti kafamın içinde.
Poşetleri odama bırakıp, banyoya girdim ve yüzüme buz gibi suyu birkaç defa çarptım. Kendime gelmem gerekiyordu, aksi halde böyle düşünmeye devam edersem depresyona bile girebilirdim. İyi hissetmem gerekiyor benim. Gideceğim. Kurtulacağım buradan. Her şeyden ve herkesten.
Owen'dan, aptal arkadaşlarından, iğrenç dar sokaklardan, rutubet kokulu bu pis evden...
Zayn'den bile.
Bütün hislerimden arınacağım ve yeni bir başlangıç yapacağım. Arınamadıklarımı kalbimin derinliklerine gömecek ve asla çıkartmayacağım. Tek başıma, sadece eğitimime odaklanarak dertsiz ve tasasız huzurlu günler geçireceğim. Bunları hak ediyorum ben. Senelerce kendimi kapattığım kutudan çıkmak ve özgür olmak istiyorum artık.
"Altıma işeyeceğim amına koyayım."
Kendime gelip hızlıca çıktım banyodan. "Merak etme Owen," dedim fısıltıyla, "Senden de kurtulacağım çok yakında."
Özellikle Owen, senelerce beni çileden çıkartmış ve bazı günler cehennemi yaşatmıştı. Bazen çok iyi ve düşünceli olduğu zamanlar olsa da onu anlamak mümkün değildi. Çünkü çoğu zaman uyuşturucu içip, aynı şekilde arkadaşlarıyla evi ele geçirir ve yetmezmiş gibi bana sararlardı. Onların sözlü tacizine uğramak, hiçbir şey yapmamama rağmen zorbalanmak artık normal gelmeye başlamıştı bana. Bir süre sonra görmemezlikten gelmiş ve uzaklaşmak için kendimi odaya kilitlemiştim.
Bu günlerimi hatırlamak bana iyi hissettirmiyordu ama kurtulacağım gerçeği umut ışığı doğuruyordu içimde. Küçüklükten beri alıştığım iğrenç hayat artık yitip gitmek üzereydi. Tek başıma olacak ve kimsenin pisliğini çekmek zorunda kalmayacaktım. Kaçmama, saklanmama, kendimi odaya kilitlememe gerek yoktu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad about you | zm
Fanfiction''Buz gibi soğuksun. Üşüyorum ve beni hasta ediyorsun, beni öldürüyorsun.''