Hafta sonunu planladığım gibi kütüphanede ders çalışarak geçirmiştim. Geçen zamanda Zayn'i hiç görmemiş, onun hakkında düşünmemeyi başarmıştım. Fakat ne kadar düşünmesem bile içimde garip hisler yükselmeye devam ediyordu. Onu bir daha ne zaman ve ne şekilde göreceğim acaba diye sorular yöneltiyordu beynim.
Okul çıkışında direkt eve gittim ve başımın şiddetli ağrısıyla kendimi yatağa atıp uyumuştum. Kalktığımda saat gece 2 civarıydı ve ben bu histen nefret ediyordum. Gününün uyuyarak geçmesi ve gece kalktığında insana gelen o ben neden yaşıyorum? hissi. Mutfağa girip dolaptaki soğuk makarnayı ısıtma gereği duymadan açlığımı dindirmek amacıyla yedim. Tadının bok gibi olmasını umursamamıştım çünkü yemek yeme amacım sadece karnımı doyurmak ve enerjimi toplamaktı.
Dış kapının açılma sesiyle oturduğum mutfak sandalyesinden biraz doğrulup bakışlarımı koridora çevirdim. Owen ve arkadaşları, sarsak adımlarla içeri girip gülüşüyordu. Onları görmemek adına kalkıp odama geçecekken durmamı sağlayan şey, Zayn'in görüş alanıma girmesiydi. Hepsinin yüzünde kafalarının iyi olduğuna dair bir ifade vardı. Bakışlarımı Zayn'e çevirdiğimde, gözleri kısık ve kızarmış bir şekilde yüzündeki aptal sırıtışla beni izliyordu.
O sıra gitmem gerekirdi fakat ben gitmemiş ve öylece durup onu izlemeye devam etmiştim. Bana bir şey söylemesini bekliyordum. Kütüphane kapısının önünde sergilediği garip tavır sanki hiç yaşanmamış gibi, yüzüme her zamanki gülüşüyle bakması sinirlenmeme sebep olmuştu. Yaşadığı her şeyi unutup devam mı ediyordu?
''Bugün..'' dedi ellerini ceplerinden çıkartıp ve devam etti,
''Bugün özel bir gün. Hepimiz için.''
Owen ve diğer aptallar söyledikleri üzerine kısık kısık gülüşler atmıştı. Fakat kafaları o kadar iyiydi ki kendilerinde olmadıklarını biliyordum. Söylenilen her şeye sadece gülüp salak bir ifadeyle etrafı izliyorlardı.
Zayn'in bedeni salona doğru ilerlemeden önce parmağıyla beni işaret edip, ''Buraya gel. Oyun oynayacağız.'' demişti.
Hepsi salona geçip koltuklara yerleştiklerinde, bedenim aklımla bağımsız onları takip etmiş ve karşılarındaki koltuğa yerleşmişti. Şu anda buradan ayrılmam ve odama gidip kapıyı kilitlemem gerekiyordu fakat içimdeki merak duygusu buna izin vermiyordu. Bunun sebebiyse tamamen Zayn'in bu sefer ne yapacağı, ne söyleyeceğiydi. Diğer insanlara karşı nasıl davrandığını görmek istiyordum belki de.
Cebinden bir sigara çıkartıp yaktıktan sonra, uzun parmaklarıyla tütünü içine çekip havaya geri salmıştı. Yaptığı her hamleyi izliyordum. Neden onu izlediğimi ve merak ettiğimi sorgulamadım ve sadece oturmaya devam ettim.
''Bilirsiniz... Ben. Ben iyi bir adamım, değil mi?'' Bakışlarını Owen'a, daha sonra yanında oturan diğer 2 çocuğa çevirdi. Hepsi ağzından onaylar bir şeyler mırıldanıp gülmeye devam ediyorlardı.
''Sen en iyisisin dostum. Koca bir kalbin var. Anlayışlısın ve.. ve malların çok iyi amına koyayım.'' Owen'ın ağzından dökülen belli belirsiz sözlerden sonra bir kahkaha atıp kafasını geri yaslamıştı. Zayn'de gülüşüne eşlik etti. Hepsi bir ağızdan kahkaha atarken ne sikim döndüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kafası iyi 4 serseri karşımda oturup gülüşürken burada ne halt ettiğimi biraz daha düşünmeye başladım. Sanırım gidecektim.
''Öyleyse neden..''
Ayağa kalkıp cebinden bir çakı çıkarttığında bakışlarımı korkuyla Zayn'e çevirdim. Oldukça sakin ve kendinden emindi. Gözlerinin kısıklığı biraz azalmış fakat hala kızarıktı. Gece karası siyah saçları vardı, dudakları dolgun ve hoş duruyordu. Çene kemikleri uzun ve sert bir yapıda, kirpikleri de saçları gibi siyah ve yoğundu. Onu ilk defa bu kadar detaylı inceliyor ve görünüşü hakkında bir şeyler düşünüyordum.
Çakısını bir müddet elinde çevirip inceledikten sonra bir anda önümüzdeki masaya sapladı ve devam etti,
''Öyleyse neden ben bir aptalmışım gibi davranıyorsunuz amına koyayım.''
O kadar sakin ve yumuşak bir şekilde söylemişti ki, yaptığı hareket çok çelişkili kaçıyordu. Konuşurken yumuşak ve nazikti fakat yaptıklarıyla alakası yoktu. Herkesin gülüş sesi kesilmiş şaşkınca Zayn'i izliyorlardı. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu ve sapladığı çakıyı masadan çekip çıkarttı.
''Soru sordum oğlum, cevap vermeni istiyorum. Cidden. Merak ediyorum bunu.''
Kafasını hafifçe yana eğip, az önceki yumuşak tavrından eser kalmamış bir şekilde, dehşet verici gözlerle Owen'a baktı. Diğer 2 çocuğun yüzü buz kesmiş ve koltuktan kalkmış, Zayn'den biraz uzaklaşmışlardı. Neler döndüğünü anlamamıştım. Yine delirmiş miydi? Bana yaptığı gibi.
Owen kafası karışmış bir şekilde öylece Zayn'e bakıyordu fakat konuşmamıştı. Bir şeyler söylemek için ağzını açıp tekrar geri kapattı ve koltuktan kalkmış ayakta duran 2 arkadaşına kısa bir bakış atıp, gözlerini tekrar Zayn'e çevirdi. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.
''Konuşsanıza amına koyduğumun sikikleri!''
Tek hamlede masayı yere devirip üstündeki bira şişelerinin kırılmasına sebep olurken, korkuyla kısa bir çığlık atıp oturduğum koltuğun üstüne sinmiştim. Ellerimle ağzımı kapatıp şaşkın gözlerle olanları izliyordum sadece.
Owen'ı boğazından tutup ayağa kaldırdığında, elinde tuttuğu çakıyı hızlıca boğazına dayadı. Gözlerinden ateş çıkartıyordu yine. Sanki bütün dünyayı yakıp yıkmak ister gibi bir ifadesi vardı ve bu ifadeden hiç hoşlanmıyordum. O kadar korkunç gözüküyordu ki şu an, onun normal haliyle hiç alakası olmadığını ve nasıl böyle değişebildiğini sorguladım.
Çenesi kasılmış ve belirginleşmiş, boynundaki damarlar çıkmıştı. Çakıyı tuttuğu elini öyle sıkıyordu ki parmakları neredeyse bembeyaz olmuştu. Kaşları çatık, dehşet verici yüz ifadesiyle birkaç saniye o şekilde durmaya devam etti. Owen'a baktığımda gözlerindeki korkuyu anlayabilmiştim. O kadar korkmuştu ki altına bile işeyebilirdi şu an.
''Z-zayn. Zayn. Dur. Telafi edeceğim tamam mı? Edeceğim.''
''Başka çaren yok orospu çocuğu. Etmezsen bu evdeki herkesi önce bağlayacağım, sonra canlı canlı evle beraber yakacağım. İşinize gelirse sikikler.''
Sertçe Owen'ın bedenini yere fırlatmış ve gitmeden önce bana kısa ama bir o kadar da ürkütücü bir bakış atıp, evden çıkmıştı. Elimle ağzımı tutmayı bırakıp dışarıya titrek bir nefes saldım. Az önce neler olmuştu? Söylediklerinde ciddi miydi? Owen ve onları arkadaş sanırken şimdi yaşananlar da neyin nesiydi bilmiyorum fakat hayatta daha önce hissetmediğim bir şey hissetmiştim.
Bana zarar verir miydi? Söylediklerini yapar mıydı, bizi gerçekten burada bağlar ve yakar mıydı? O kadar korkuyordum ki bana zarar gelip gelmeyeceği muhakemesini yapmaya başlamıştım bir anda. Daha önce birçok kez zarar görmüştüm fakat hiçbir zaman korkmamıştım. Çünkü insanları ciddiye almıyor ve bir şekilde atlatıyordum. Ancak Zayn, atlatabildiğim birisi değildi. Onu garip bir şekilde merak ediyor, davranışlarını çözümlemeye çalışıyordum. Onun etrafımda olmasına izin veriyordum.
Owen'ın sesi kulaklarıma dolduğunda şaşkınca ona baktım.
''Bu sikik yerden kaçacağız.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad about you | zm
Fanfiction''Buz gibi soğuksun. Üşüyorum ve beni hasta ediyorsun, beni öldürüyorsun.''