Yatağın başında biraz daha doğrulup ellerimi saçlarının arasından geçirdim. Hafif bir gülümsemeyle bana bakıyor, boşta kalan elimi kavramıştı. Yaklaşık iki saattir bu şekilde duruyorduk neredeyse ve olacaklardan habersizdi.
Hiçbir şey söylemeyecektim. Her şey normalmiş gibi devam edecek, birkaç hafta sonra erkenden Londra'da ev bulacak ve gidecektim.
Zayn'i burada bırakarak.
Başka çarem yoktu ve beni bir hastalık haline getirdiği için elimden hiçbir şey gelmezdi. Söylediklerimi dinlememiş ve bizi bu toksikliğin içine hapsetmeye çalışıyordu ama hayır, yapamazdım. Onunla daha fazla beraber olamazdım bu şekildeyken.
Birikmiş paramla birkaç aylığına kirayı ödeyebilirdim. Sonrasında direkt işe girecek ve okuldan sonra çalışacaktım. Planlarım değişmek zorunda kalmıştı ve belki zorlanacaktım ama başka bir çıkış yolu bulamıyordum. Burada koca yazı geçirirsem Zayn'in asla peşimi bırakmayacağından emindim.
Haberi yokken gitmem gerekiyordu.
Onu bırakmak istemiyordum ben. Çok seviyor ve güzel bir geleceğimizin olmasını istiyordum ama bu imkansızdı. Aramızdaki bağı oyuncak etmek ve daha fazla toksikleşmesini istemiyordum. Belki gittiğimde yıkılacak ve kendini kaybedecekti ama daha sonra iyi olacağını düşünüyordum.
Ona uzun bir yazı hazırlayacak ve içimdeki her şeyi dökecektim. Yapmasını istediğim şeyleri anlatıp geleceğimizi düşünmesini sağlayacaktım. Eğer beni ciddiye alıp gerçekten önemsiyorsa, benimle beraber olabilmek için hayatını düzeltmeyi seçerdi.
Zayn normal biri değildi ancak düzelmesi için ona yeterli sebebi verdiğimi düşünüyordum. Değer verdiği, hayata tutunmasını sağladığı bir nedene ihtiyacı vardı. Çevresi bok gibi olan, ailesinden bile asla bahsetmeyen bir serseriydi o. Sevgi ve merhamet görmemişti belki de hiç. Ama bana sevgi göstermek istemiş ve aynı şekilde sevgime ihtiyaç duymuştu.
Şimdi ondan bunu alacaktım ve benden nefret bile edebilirdi. Onu kendimden mahrum bırakarak doğru şeyi mi yapıyorum bilmiyordum bile. Ancak aklıma gelen tek mantıklı şey buydu. İçtenlikle istiyordum bir geleceğimizin olmasını ve bu rutin şeklinde giden ilişkimiz düzelecek gibi değildi. Başka ne yapabilirdim ki?
"Uyuşturucuyu bırakacağım." dedi kavradığı elimi okşarken. Bunun gerçekleşme ihtimalinin çok düşük olduğunu bilsem de, gülümsedim ve kafamı onaylar anlamda salladım.
"Başarabilirsin."
"Senin için her şeyi yapabilirim. Eğer yanımda olursan." dedi. Kafasını göğsüme yaslamış ve vücuduma biraz daha sokulmuştu. Bağımlı eden kokusunu içime çekerken bir yandan gözlerimi yumdum. Onunla geçirdiğim son zamanların güzel olmasını istiyordum.
"Başıma bir şey gelse ne yapardın? Ölseydim falan."
Kafasını göğsümden kaldırıp gözlerimle buluşturdığunda "Berry." demişti uyarıcı bir ses tonuyla. "Neden böyle bir şey söylüyorsun?"
"Her an her şey olabilir sonuçta." dedim bakışlarımı odanın duvarlarında gezdirirken. Tepkisini merak ediyordum.
"Böyle bir şey asla olamaz. Düşüncesi bile olamaz bunun."
"Ölüm herkesin tadacağı bir-"
"Kes şunu." dedi sertçe sözümü kesip. Sinirlendirmek istemediğim için daha fazla uzatmadım ve sustum. Tepkisini yeterince ölçmüştüm zaten ve tahmin ettiğim gibiydi. Gittiğimde kafayı yiyecekti muhtemelen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad about you | zm
Fiksi Penggemar''Buz gibi soğuksun. Üşüyorum ve beni hasta ediyorsun, beni öldürüyorsun.''