Hazırladığım kahvaltı masasına portakal suyunu da ekledikten sonra Zayn'i uyandırmak için odasına doğru adım attım. Dudakları hafif şişmiş ve saçları dağılmıştı, bebek gibiydi tamamen. Gülümseyerek hafifçe elimi yanağına koydum ve "Zayn." diye fısıldadım. Kıpırdansa da gözlerini açmamıştı.
"Uyan hadi. Kahvaltı yapalım." dedim daha yüksek bir sesle. Yanağını okşadığımda, gözleri aralanmış ve beni gördüğü gibi dudakları yukarı kalkmıştı. Yanağına koyduğum elimi kendisine çekip beni yatağa düşürmeye çalıştığında kıkırdadım ve buna izin vermedim.
"Çok açım. Yemek yiyelim artık." dedim mızmızlanarak.
Gözlerini birkaç kez kırpıştırdıktan sonra sonunda yataktan kalkmış ve banyoya girmişti. O işlerini halledene kadar ben de mutfağa geçtim ve sandalyeye oturup gelmesini bekledim. Her sabah kalktığında kuru kuru tost yediğini tahmin ettiğim için güzel bir masa hazırlamak istemiştim.
Ve dün gece...
Mükemmeldi. Hayatımın ilklerini Zayn'le yaşıyordum hep ve o kadar iyi hissetmiştim ki... Rüya gibi bir gece yaşatmıştı bana. Tabii biraz kendini kaybedip canımı yaktığı anlar da olmuştu ama, harikaydı.
Aklımdaki şeyler beni utandırmaya başladığında gözlerimi kaşarlı omlete çevirip tadını düşünmeye çalıştım. Güzel olmuştur bence.
"Dün çok enerji yaktım. Ayı gibi açım." dediğinde olduğum yerde sıçramış ve masadaki bakışlarımı ona çevirmiştim. Sırıtırken bir yandan ağzına birkaç tane zeytin atıp tam karşıma oturdu. Utanarak gözlerimi kaçırmış ve cevap vermek yerine portakal suyumdan büyük bir yudum almıştım.
"Bu gece işlerim var."
Söylediği şeyle şüpheyle ona bakıp, "Ne işi?" diye sordum. Nasıl ve nereden para kazandığını hala bilmiyordum, bu gerçek beni kötü hissettirirken derin bir nefes verip rahatlamaya çalıştım. Uyuşturucuyla alakalı şeyler yaptığından zaten haberdardım ama belki farklı şeylerde vardı.
"Elimde kalan son malları satacağım. Mahalledeki keşlerin hepsi alsa bitiyor zaten." diyip omletten bir parça ağzına attı ve beğendiğine dair mırıltılar çıkarttı.
"Bu son olacak. Sonrasında düzgün bir iş bulacağım kendime Londra'da."
Yutkundum. Onu bırakıp tek başıma Londra'ya gideceğimi hala bilmiyordu ve bilmeyecekti de. Bu süre boyunca bana sürekli düzeleceğini, kötü işleri bırakacağını söylemesi garipti çünkü onunla uyuşturucu yüzünden nasıl kavga ettiğimizi unutmamıştım.
Şimdi ben bir şeylere karar vermişken gelip düzgün bir adam olacağını vurguluyordu. Bu gerçekleşir miydi ki? En ufak anlaşmazlıkta delirip sinirlenmeye başlıyordu ve okulu bitirmeyi bile kabul etmemişti.
Sen yoksan yaşayamam gibi bir düşüncede olması zaten yeterince hastalıklı ve korkunçtu. Evet, ben de onsuz yaşamak istemez ve beraber olduğumuz güzel bir gelecek isterdim. Ama bu demek değil ki Zayn'siz ölürüm, yaşayamam, hiçbir şey yapamam...
Normal bir insan böyle düşünmezdi.
"Neden cevap vermiyorsun?" dediğinde, daldığım yerden çektim bakışlarımı ve ona odaklandım. Suratıma zoraki bir gülümseme yerleştirip, "Bu çok iyi olur Zayn." dedim.
Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra, yavaşça bakışlarını tabağına indirmiş ve yemeğine devam etmişti. Garip hissediyordum günlerdir ve bunu anlayıp anlamadığı konusunda emin değildim. Onun hayatını düzene sokması konusu açıldığında boğazım düğümlenmiş gibi oluyordu. Ciğerime ve kalbime bir ağırlık çöküyordu sanki ve ben bunun altında eziliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mad about you | zm
Fanfiction''Buz gibi soğuksun. Üşüyorum ve beni hasta ediyorsun, beni öldürüyorsun.''