"Hadi bakalım Park Chaeyoung, onlara sadece sıradan bir gazeteci olmadığını, ne kadar iyi bir yüzücü olduğunu gösterme vakti." diye mırıldandım kendi kendime .Kameramı kurduktan sonra vücudumu esnetmeye başladım. Beni takıma almadıkları için pişman edecektim herkesi. Kameranın süresini ayarladım. Geri çekilip içimden 10'a kadar saydıktan sonra balıklama atladım önümdeki denize. Denizin ortasına kadar ustaca geldim. Gayet güzel ilerliyordum ki bacağıma aniden giren krampla donakaldım. Hareket etmem imkansız oluyor, ağzıma kaçan tuzlu su ise konuşmamı engelliyordu. Bağırsam bile kimse duymayacaktı çünkü burası ıssız bir sahildi. Hatta sahil bile sayılmazdı! Bir süre çırpındıktan sonra tam kendimi bırakacaktım ki uzakta gördüğüm silüetle bundan vazgeçtim ve bağırabildiğim kadar bağırdım.
"Hey, yardım edin lütfen!"
Ne yaptığını anlayamadığım adam beni duymadı. Bir kere daha deneyecektim. Çırpınmaktan dolayı nefes nefese kalmıştım fakat yine de bağırmaya çalıştım.
"Lütfen bana yardım edin, hey .. beni duyup duymadığından emin olamadım. Hatırladığım son şey boğazıma kaçan tuzlu su ve çırpınmaktan dirençsiz düşen vücudum. Gerisi karanlık...
.
Okuduğunuz için teşekkürler💘💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jab tak hai jaan, liskook
Fanfiction"Ordudayken hergün düşündüm. Tanrı beni neden hayatta tutuyor? Bugün anladım ki bana yaptıkları onu yeterince tatmin etmemiş. Önce beni senden uzaklaştırdı. Git dedi, git onsuz yaşa. Bu yüzden gittim ve o'na karşı galip gelmeyi umarak ölümün kolları...