Park Chaeyoung'dan
"Herşeyi aldın değil mi Chaeyoung? Hiç bir eksisklik olmamalı biliyorsun bunlar büyük sorunlara yol açıyor."
"Herşey hazır efendim, hiç bir eksiklik veya aksaklık olmayacak merak etmeyin."
Patron kafasını sallayıp ilerlerken ben tırnaklarımı kemirmekle meşguldüm. Gergindim. Hem çekeceğim belgesel için hem de Jeon Jungkook'a karşı nasıl davranacağımı kestiremediğim için. Hiçbirşey bilmiyormuş gibi yapıp defterini ona verebilirdim veyahut herşeyi bildiğimi anlatabilirdim. Kafam çok karışıktı.
" Bayan Park yola çıkıyoruz."
Şirketimizin şoförü bay Lee bana seslenince valizimi sürüyerek arabaya ilerledim.
"Valizinizi bana verin siz binebilirsiniz."
"Teşekkürler."Arabaya bindiğinde gerginlikten ölecek seviyedeydim. Ne yapacağıma henüz karar vermediğim aklıma geldiğinde sinirle gözlerimi kapattım ve sakinleşmeyi bekledim. Bir kaç gündür yaptığım gibi düşünmeyi sonraya bıraktım. Dolanan kulaklığımı çözdükten sonra bir tekini kulağıma taktım ve kafamı cama yaslayıp yolun bitmesini bekledim.
-
"Bayan Park."
Duyduğum sesle gözlerimi hafifçe kırpıştırarak açtım.
"Geldik efendim."
Gözlerimi dışarı çevirdiğimde arabanın önünde durup gözlerini bana dikmiş sertçe bakan iki tane asker gördüm. Hemen arabadan inip saygıyla önlerinde selam bağmıyla eğildim.
"Merhaba komutanım. Ben Hanguk News haber ajansından Park Chaeyoung. Belgesel çekimi için gelmiştim."
Askerlerde önümde hafifçe eğildi.
"Merhaba bayan Park ben Jung Jaehyun bu da arkadaşım Lee Taeyong. Evet geleveğinizden haberimiz vardı. Şöyle buyurun."
Asker Jaehyun'un gösterdiği yere valizimi çekiştirerek ilerlemeye başladım. Kocaman bir odun topluluğunun çevresine kurulmuş büyük çadırlardan oluşan klasik bir kamptı.
"Ben nerede kalacağım."
Asker Taeyong cevap verdi.
"İlk önce binbaşı Jeon'un yanına uğrayacağız. O size kalacağınız yeri gösterir."
Kafamı usulca sallayarak önüme döndüm. Binbaşı Jeondan kasıtları Jeon Jungkook'tu. Dudağımı gergince ısırarak askerleri takip ettim. Büyük bir derenin yanına geldiğimde onu gördüm. Derenin yanına oturmuş sessizce suyu izliyordu.
"Binbaşım, Hanguk News haber ajansından belgesel için geldiler."
Jungkook yavaşça kafasını benim tarafıma doğru çevirdi. Beni görünce bir kaç saniye yüzüme baktı. Beni büyük ihtimalle tanımıştı. Şaşıracağını sandım fakat o büyük bir ifadesizlikle yüzüme baktıktan sonra kafasını Jaehyun'a çevirdi.
"Tek kişi mi?"
"Evet efendim."
Tekrar bana döndü.
"Merhaba gazeteci, ben binbaşı Jeon Jungkook."
"Park Chaeyoung."
Asker Taeyong ve Jaehyun gitmişti.
Aklıma aniden gelen düşünceyle binbaşı Jeon'un gözlerine baktım.
"Beni kurtardığın için teşekkürler. O gün teşekkür etmeme izin vermemiştin ya."
Dedim beni kurtardığı günü kastederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jab tak hai jaan, liskook
Fanfiction"Ordudayken hergün düşündüm. Tanrı beni neden hayatta tutuyor? Bugün anladım ki bana yaptıkları onu yeterince tatmin etmemiş. Önce beni senden uzaklaştırdı. Git dedi, git onsuz yaşa. Bu yüzden gittim ve o'na karşı galip gelmeyi umarak ölümün kolları...