26 Aralık 2010
"Hayır Lisa baştan!"
"Jungkook dalga mı geçiyorsun benimle? Aynısını çalıyorum ya."
"Yapamıyorsun işte Lisa baştan al."
"Tanrım! Senden yardım istemekle yanlış mı yaptım ben acaba."
"Seni sadece en iyisi yapmaya çalışıyorum Lisa abartma istersen."
"Ne abartması ya, hiçbir şeyi beğenmiyorsun işte."
"Kendini çok kasıyorsun Lisa."
"Kasmak mı?"
"Evet kasmak, tüm dünyanın karşısında şarkı söyleyecek kadar gerginsin."
"Senin için hava hoş dışarıda istediğin gibi gezip şarkı söylüyorsun ben ise şirketlerde çalışmaktan kurumsallaştım!"
"Ben seni nasıl gevşeteceğimi biliyorum ama."
"Nasıl olacakmış o?"
"Telefonu kullanabilir miyim?"
Lalisa anlamayan bir surat ifadesiyle telefonunu uzattı. Hızla ezbere bildiğim telefon numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma dayadım. Bir kaç saniyeden sonra telefon açıldı.
"Alo Maria benim Jk."
"Evet aslıda ben seni bar için aramıştım. Sanırım rahatlatman gerekrn birileri var."
"Tamam ozaman akşam görüşürüz."
Telefonu Lalisa'ya uzattım.
Numarayı kaydet ve akşam atacağım konuma gel."
<3
"Hadi Lalisa hızlı ol,burayı görmen lazım çok eğleneceksin."
Elimden tutup beni kalabalığa doğru çekiştiren Maria ile ne olduğunu anlamadan kendimi kalabalık bir dans çemberinin içerisinde buldum. Maria hemen piste çıkıp kafasına göre sergilediği dans figürleri ile oldukça ilgi çekici duruyordu. Kendini rahat bırakmıştı. Kalabalık büyük bir coşkuyla alkış ritmi tutuyordu. Bir an için düşündüm.
Keşke ben de bu kadar rahat olabilseydim diye. Ben hala pür dikkat Maria'yı seyrederken üzerimde kararlı bakışlar hissetim. Kafamı hafif kaldırınca karşımda hafifçe sırıtan Jungkook'u gördüm. Kafasıyla Maria'yı işaret ediyor resmen cesur olmadığım için benimle alay ediyordu. Bir anlık gaza gelip üzerimdeki kırmızı deri ceketimi çıkararak ķalabalığın ortasına doğru yürüdüm. Şimdi üzerimdeki siyah kısa püsküllü eteğim ve siyah büstiyerimle sahnenin ortasında çılgınlar gibi dans ediyordum. Arada bir bana eşlik eden partnerlerim değişti fakat ben hiç ortadan çıkmadım. Normalde asla yapamayacağım cesur figürleri rahatça sergiliyordum. Kalabalıktan gelen alkış ve tezahürat sesleri bana daha çok cesaret veriyordu. Ellerimi saçlarımın içinden geçirip onları dağıtırken aynı zamanda kendi etrafında bir tur döndüm. Tam da o sırada arkamdaki Jeon'la göz göze gelmem bir oldu. Elimden tutarak beni iyice kendine çekti ve vücudunu ustaca hareket ettirerek tutkulu bir dansı başlatmış oldu. Bedenlerimiz ahenk içinde hareket ediyor bunların üzerine kalabalık iyice coşuyordu. Saatler gelip geçti, sana eden insanlar değişip durdu fakat biz ikimiz hiç ayrılmadık sahneden. Saatlerce hem ruhen hemde bedenen dans edip durduk. Kendimi özgür hissediyordum. Kendimi uzun bir süre sonra mutlu hissediyordum.Nihayet barın kapanma saati geldiğinde Jungkook beni metro durağına bırakmayı teklif ettiğinden beraber yürüyorduk. Tabi benimkine yürümek denirse. Âdeta mutluluktan zıplayıp duruyordum. Günün sonunda ilk defa konuştum.
"Tanrım! Çok mutlu hissediyorum. İçim içime sığmıyor gibi."
Sonra kafamı Jungkook'a çevirdim.
"Teşekkürler Jungkook. Senin sayende hayatımım en güzel gecesini geçirdim."
Jungkook duraktaki bekleme koltuklarına oturmuş beni izliyordu. Bense hala bir çocuk edasıyla yerimde zıp zıp zıplıyordum.
"Eğlenmene sevindim."
Yüzünü incelediğimde benim aksime yüzü solgundu. Oldukça durgun görünüyordu.
"Neyin var Jungkook? Solgun gözüküyorsun."
Birkaç saniye kararsızlıkla yüzüme baktıktan sonra derin bir nefes alarak ağzını
araladı."Lalisa, ben sanırım sana aşık oldum."
Adımlarım bir bıçak gibi kesildi. Olduğum yerde kalakaldım. Gülümsemem soldu, yerine şaşkınlık yerleşti. Jungkook hala yüzüme bakıyordu. Ne tepki vereceğimi merak eder gibi yüzümü inceliyordu.
Yaklaşık bir dakikalık bir sessizlikten sonra konuştu.
"Seni öpersem bana tokat atar mısın?"
Duraksadım. Buna nr cevap vereceğimi bilmiyordum.
"Sanırım... atmazsın?"
Sonra büyük ama yavaş adımlarla yanıma geldi. Gözlerimin içine bakarken aynı zamanda yüzünü yüzüme yaklaştırıyordu. Bakışları gözlerimden dudaklarıma indiği zaman vakit kaybetmeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Tutkulu bir öpüşme değildi bu. Sadece dudaklarını bastırıp derin bir nefes çektikten sonra geri çekildi. Mutlu bir surat ifadesiyle bana bakarken saklayamadığı neşeyle konuştu.
"Metro geldi, görüşürüz güzel kız."
Selaaaam!
Yeni bir bölümle karşınızdayım 💖
Biraz geç oldu farkındayım fakat sınav haftası olduğu için bölüm atamadım.
Bu biraz geçiş bölümü gibi oldu. Umarım beğenirsiniiiz🥰
Vote vermeyi unutmayın ki daha güzel bölümler gelsin:)
Bu bölümü aidanies adlı okuyucuma ithaf ediyorum💘💘💘💘💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jab tak hai jaan, liskook
Fanfiction"Ordudayken hergün düşündüm. Tanrı beni neden hayatta tutuyor? Bugün anladım ki bana yaptıkları onu yeterince tatmin etmemiş. Önce beni senden uzaklaştırdı. Git dedi, git onsuz yaşa. Bu yüzden gittim ve o'na karşı galip gelmeyi umarak ölümün kolları...