lies¹⁵

264 38 82
                                    

Şey beni cidden merak eden birkaç arkadaş vardı medyaya fotoğrafımı koydum nedenini bilmiyorum xödçxödşdödşdç

Lalisa'dan

Odadan çıkıp kimsenin yüzüne bakmadan doğruca asansöre koştum. Birazdan çok büyük bir ağlama krizine gireceğimi biliyordum fakat kimse benim o aciz halimi görsün istemiyordum. Arkamdan seslenen Chaeyoung'a seslendim.

"Sıkıntı yok, yanlız kalmak istiyorum."

Asansöre binip zemin kata geldiğimde nereye gidebileceğimi düşündüm. Ön bahçe kalabalık olduğu için orada oturmak istemiyordum. Kafamı dinlemek, yanlız kalmak istiyordum. Bahçeye çıkıp hastanenin arka tarafına ilerlemeye başladım. Şanslıydım. Arka bahçe bomboştu. Hızlıca bir banka oturup bir kaç saniye olanları düşündüm. Olanlar kalbime ağır geliyordu. Tanrı ne istiyor benden? Hıçkırıklarımı bastırarak bağırdım.

"Tanrım, neden yapıyorsun bunu bana? Yıllar önce, Jungkook ile ilk tanıştığımız zaman, sana onunla aramızda bir Şey olmayacağını söylemiştim. Fakat tutamadım. Jungkook bu kadar güzel gülerken, yapamadım. Verdiğim sözü tutamadım. Ama sende bize yapabileceğin en büyük kötülüğü yaptın. Uzaklaştırdı bizi. Bir saniyem bile onu düşünmeden geçmedi. 10 yıldır hasretiz birbirimize. Şimdi amacın ne senin? Sabrımızı mı zorluyorsun, bizi mı test ediyorsun anlamıyorum. Yalvarırım yapma, acı çekiyorum. Jungkook herşeyi hatırladığında ne yapacağım? İlk önce terk ettim şimdi ise yalan söylüyorum. Nefret edecek benden. Gerçi beni seviyor mu onu da bilmiyorum. Lütfen Jungkook iyi olsun. Benden nefret etse de hiç sorun değil. Lütfen iyi olsun artık. Lütfen."

Göz yaşlarımı tutamıyordum. Tutmak bir yana dursun, hıçkırarak ağlamaya başladım. Bu oyun bana ağır geliyordu. Herşeye Jungkook'un iyiliği için katlanıyordum. Keşke dedim. Keşke hafızasını beni hatırlayacak şekilde değil, beni ömrünün sonuna kadar hatırlamayacak şekilde kaybetseydi. Ben her şekil acı çekiyorum, en azından o iyi olsaydı.

Ben düşünceleimde boğulmaya devam ederken yan tarafıma oturan kişi ile oraya döndüm.

Chaeyoung.

Üzgünce yüzüme bakıyordu. Elini elimin üzerine koydu.

"Ağlama diyeceğim ama bir fayda etmeyecek. Ağla, dök içini."

Chaeyoung'un dediklerinden sonra daha fazla ağlamaya başladım.

Ben ağladım, o dinledi.

Sonunda ağlamam biraz dinince gözyaşlarımı silerek kafamı kaldırdım. Chaeyoung konuştu.

"Seni anlıyorum. Yıllar sonra yaşadığın gerçekler yüzüne bir tokat gibi çarpmış hissediyorsun. Ayrıca bu yaptığın şey büyük birşey. Sonuçta hem evlisin hemde çocuğun va-"

"Chaeyoung ben evli değilim. Çocuğum da yok. O adam mark, eski bir arkadaşım. Eşi yaklaşık 2 yıl önce öldüğü için her sene kızı Lia'nın doğum günü kutlamalarına yardım ederim."

"Çok sevindim Lisa."

Ona buruk bir gülümseme yolladım.

"Sizin aranızda ne var Chaeyoung? Yani Jungkook'la."

Chaeyoung suratıma saçma bir ifadeyle baktıktan sonra cevap verdi.

"Aramızda hiçbirşey yok. Beni boğulmaktan kurtardı. Sonra da asker kampında karşılaştık falan yakın arkadaşız. Başka zaman uzun uzun anlatrım. Şimdi Jungkook'un yanına gitmemiz gerek."

Kafamı sallayarak ayağı kalktım. Jungkook'un odasına giderken vücudumu yine heyecan bastı. Bu duygudan kurtulamayacaktım.

Tekrardan içeriye girdiğimde Jungkook neşeli bir şekilde beni izledi. Yatağına oturana kadar tüm jest ve mimiklerimi ezberlemek istercesine izledi. Bende yavaşça yatağa oturup yüzünü sevmeye başladım.

"Lili'm, doktor bana en son geçirdiğim kazanın ardından 10 yıl geçtiğini söyledi. Ben son 10 yılı hatırlamıyormuşum."

Panikle doğruldum. Doktor beni de söylemiş miydi yani?

Jungkook devam etti.

"Seninle geçirdiğim her saniyeyi hatırlamak istiyorum Lisa."

Gülümsedim. Doktor birşey anlatmamıştı henüz.

"Daha güzellerini yaşarız sevgilim. Üzülme lütfen."

Gözlerinin içi parlıyordu. Her gece uyumadan önce tanrıya dua ederdim. Jungkook hep mutlu olsun diye. Şimdi onu karşımda mutlu görmek bana çok güzel hissettiriyordu.

Jungkook birden kaşlarını çattı. Birşey soracakmış gibi bir hali vardı.

"Lali'm, biz ne zaman evlendik?"

Geçiş bölümü♥️

jab tak hai jaan, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin