5. Bölüm

20 3 2
                                    

Evim değil, yuvam sensin...

Yaklaşık bir hafta sonra...

Annem evin içinde deli gibi bağırıyordu. Önceden yaptığım küçük ama affedilmez bir hata yüzünden şimdi karakolluk olmuştuk ve bunun sorumlusu Buğra olmuştu. Üstelik hiç bir şeyden haberi yokken. Çok ağladım, beni bırakacaktı. Benim yüzümden başı yandı resmen. Zaten 1 haftada da aşık olamazdı ki bana. Benim gibi sorunlu bir kızı ne yapacaktı sanki? Daha iyileri vardır elbet.
Annemi dinleyemiyordum. 1 gün önce yaklaşık 4 yıldır gelmediği evin kapısına gelmişti. Bana çok kızıyordu ama benim aklım ondaydı. Buğrayla bile konuşmuş, çok üzgündüm.
"Anne, lütfen bir kez olsun beni dinle." Dedim dayanamayıp.
"Neyini dinleyeceğim neyini? Söyle." Dedi sinirli bir ses tonuyla.
"Seviyorum anne anlıyor musun? Seviyorum onu. Sen mi kızıyorsun? İstersen kız. O bana bilmediğim bi' sevgiyi öğretiyor. O giderse öğretenim olmaz. Anlıyor musun? Bu sözler bir annenin canını yakmıyor mu?" Artık bir şeyleri söylemem gerekiyordu. Bu cümleler dudaklarımdan nasıl çıktı buna bile şaşırıyordum. Baktı uzun uzun, iğrenir gibi süzdü beni.
"Senin gibi böylesine sorunlu birini mı çekecek? Hiç sanmıyorum. Şimdi bırakıp gitmiştir bile, hiç ümitlenme." Dedi gaddar bir şekilde. Gözümden damlalar düşüyordu ama sesime yansıtmıyordum, aksine sert konuşuyordum. İlk defa.
"Bırakmaz, söz verdi." Dedim kendi kendime mırıldanarak. Annem ise buna güldü. Başımı kaldırıp "aramak istiyorum." Dedim. Kaşlarını çatıp, "Olmaz." Dedi.
"Merak ediyorum. Hani sen eminsin ya beni bıraktığına. Ondan duymak da canımı yaksın. Telefonumu ver." Dedim anneme. Gurur meselesi ya bir kere söyledi bıraktı diye şimdi de telefonu veriyordu. Derin bir nefes alıp isminin üstüne tıkladım. Çalıyor... çalıyor... çalıyor...
Ama açmadı. Annem ise keyifleniyordu iyice. Ben tekrar aradım. Çalıyor... çalıyor... çalıyor... Ve yine açmadı. "Duymuyor." Diye mırıldandım yine. Annem bu sefer bir kahkaha attı. Ama benim canım yanıyordu. Annem kendi telefonunu uzatıp "Al bir de benden ara. Korkup engellemediyse tabii." Dedi. O korkmazdı. Bir anne sonuçta. (Her ne kadar sevmese de.)
Ondan da aradım. Ama sonuç yine aynı. Annemin ise keyfi yerine gelmişti. "Bir dışarı çıkalım da temiz hava al. İyi değilsin belli." Dedi keyifli keyifli. Ben ağlamıyordum. Yaşlar gözümden akıyordu sadece... Alışıktım. Hava almak iyi gelebilirdi belki de.
Ayağa kalkıp hırkamı giydim, akşam olmasına rağmen hava o kadar da soğuk değildi. Annemse çoktan hazırlanmıştı. Ayakkabılarımı da giyindikten sonra annemi beklemeden hızlı adımlarla merdivenlerden indim. Dış kapıyı açınca bir rüzgar vurdu yüzüme, kendime gelmiştim ama yanaklarımdaki yaşlar yüzünden ürpermiştim.
"Bırakmaz." Dedim kendime kendime. Buna inanmak istiyordum. Annemin geldiğini fark edince yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. İçimdeki duygu çok farklıydı, tarifsiz. Acı çekiyordum. Sinir? Öfke? Sevgi? Aşk? Korku? Utanç? Merak?
Sanırım hepsinin karışımıydı. Onu erken yaşımda ama yaşantımın sonunda bulmuştum. Bu kadar çabuk mu kaybedecektim? Annem bir mağazaya girince düşüncelerimden az da olsa sıyrıldım. Derin bir nefes alıp bende peşinden girdim. Gözüm oyuncak bi' ayıya takılınca oraya doğru ilerledim. O sırada annemin telefonu çalmaya başladı. Benim değil, annemin. O sebepten dolayı merak etmedim hatta üveydir diye kısık sesle bir de küfür savurdum. Ama annemin söylediği şeyle hemen anneme döndüm. Ne demişti o?
"Al... seninki."
Seninki? Buğra?
Telefona atlamıştım ve bu sefer sadece yaşlar akmıyordu. Ağlıyordum. Derin bir nefes alıp dışarı çıktım. Annem beni duyabiliyordu, o kadar uzaklaşmamıştım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Heyecandan elim ayağım titriyordu. Annem bakıp "bu son konuşmanız." Dedi. Telefonu açtım, titreyen sesimle "alo?" Dedim. O da titreyen sesiyle "Gece?" Dedi. Evet sesi titriyordu. Endişeleniyor muydu? Çok mu üzülmüştü?
"B-ben bir şey soracağım." Dedim ağlayarak. Ağladığım için kekelemeye başlamıştım. Derin bir nefes almıştı.
"Sor." Dedi yine titreyen sesiyle. Ben ağladıkça sesi titriyordu.
Cevabı hayatımı değiştirecek o soruyu sordum.

"Buğra... beni b-bıraktın mı?"

Gerçek Bir Mucize (Gerçek bir hayat hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin