18.

1K 86 6
                                    

Kim Taehyung

Jisoo ile ayrıldıktan sonra kendi evime gittim. Ormanlık alandaki eve gidemezdim. Anılar yüzünden kötü etkileneceğimi biliyordum. Ordaki hizmetliyide kovmuştum.

Şimdi yatağımda tavana bakıyordum. Aklımdan bir saniye bile olsa Jisoo çıkmıyordu.

Zaten deli olan kafam, iyicene delirecekti.

Ondan ayrılalı tam 3 gün oluyor. Tam Jisoosuz 3 GÜN! Hala nasıl yaşadığım hakkında bir fikrim yok. Yemek yemek istemiyordum. Sadece su ve içki. Onsuz anlamsız geliyordu herşey. Banyoya girmemiştim bile. Her yerim leş gibi kokuyordu.

Yoongi hyung neler yaşadığımızı öğrendikten sonra direk yanıma gelmişti. Nasıl olduğumu sorup durmuştu. Ben ise hiçbir şey dememiştim. Nasıl olduğum ortadaydı zaten.

Bugün yine gelicekti. Anahtarım zaten onda vardı. Kalkmama gerek yoktu. Zaten kıpırdamak dahi istemiyordum. Ondan Jisoo'nun nasıl olduğunu sormuştum. O da bugün Jennie'ye sorup bilgi alıcaktı.

Kapı sesi geldiğinde Yoongi hyung'un geldiğini anlamıştım. Bağırmasından da belli oluyordu zaten.

"TAEHYUNG! YAH! BEN GELDİM! ÖLDÜN MÜ?"

Odama giriş yaptığında oralı bile olmadım. Sadece içkimden bir yudum aldım.

"YAH! En son gördüğümden daha beter bir haldesin. Taehyung?"

Yanıma gelip elimden içkiyi almıştı.

"Tamam! Yeter içme artık. Leş gibi kokuyorsun. Banyoya girmedin mi sen hala?"

Kafamı hayır anlamında salladım.

"Ciddi olamazsın. Hadi yürü banyoya giriyorsun. Kokudan burnumun direği kırıldı."

Ruhsuz halde banyoya girdim. Bileğimdeki yaralar daha kapanmamıştı. Acıyordu ama kalbim daha çok acıyordu. Duşun altında göz yaşlarımı akıttım.

"Acaba şuan sende benim hissettiğimi hissediyor musun Jisoo."



Banyodan çıktıktan sonra odama girdim. Gerçekten berbat görünüyordu. Yoongi hyung oda da olmadıgından aşağı indim. Koltukta beni bekliyordu.

Yanına gidip oturdum.

"Haberler ne hyung?"

İç çekip bana döndü.

"Jisoo şirketini başarıyla devam ettiriyor. Jennie onun yanında çalışmaya devam ediyor. İkisi harika işler çıkartıyorlar. Yeni bir ortak almıcaklarmış. Jisoo iyiymiş sanırım."

"Sanırım derken? Bir sorun mu var?"

"Bilmiyorum. Jennie onun sadece şirket için dışarı çıktığını söyledi. Başka türlü dışarı çıkmıyormuş. Eve de gelmesini istemiyormuş. Jisoo için endişeleniyor."

İç çektim. Umarım iyidir. Şuan yanına gitmek istiyorum ama sözüm de var.
Kafamı yastığa gömdüm.

"Taehyung merak etme ikinizde zamanla düzeleceksiniz."

"Jisoo'nun iyiliği çok önemli hyung. Lütfen Jennie ile gidip kontrol edin."

"Tamam için rahatlıcaksa giderim ben de."

"Teşekkürler... Bide şu Jinyoung denen şahsasiyet ne alemde?"

"Jisoo'nun yanına pek gelmiyormuş. Sadece iş için odasına giriyormuş. Jennie o kadarını dedi."

"Umarım öyledir. Jennie'ye güvenmiyorum. O yüzden sen de kontrol et."

"Jennie de sana güvenmiyor açıkçası. Şüphelenirse bir şey yapamam."

"Sen yine de kontrol et."

Jisoo'ya her ne kadar söz vermiş olsamda onu diğer erkekler ile görünce çıldırmak elimde değildi.

Birden elim çekilince düşüncelerimden ayrılmıştım.

"Taehyung bileğine ne oldu?!"

"Bir şey yok sadece jilet izi."

"Nasıl bu kadar sakinsin! Hadi hastaneye. Kan kaybından ölebilirsin."

"YAH! Hyung ben iyiyim. Zaten sargı bezi ile sardım. Hastanelik bir şey yok!"

"Kendine zarar vermeyi bırakmalısın Taehyung."

"Ben bunları hakettim. Jisoo'ya yaşattıklarımın yanında bunlar hiçbir şey."

"Taehyung Jisoo seni affetmedi mi?"

"Bilmiyorum. Sanırım hayır. Bana beni sevdiğini söylemişti ama gözünde olan kırgınlığı görebiliyordum. Hakettim ben bunları."

"Jisoo affetsin ya da affetmesin kimse sana bunları yapmanın çözüm olduğunu söylemiyor! Jisoo bunları öğrenirse sana hem kızar hem de üzülür. Biliyorsun Jisoo'nun üzülmesini en son isteyecek kişi sensin."

"Sen söylemezsen haberi olmaz."

"Sen kendine zarar vermeyi bırakırsan söylemem."

"Söylemiceksin hyung."

"O zaman sen de kenine zarar verme!"

"Hayır!"

"Ben de söylerim."

"HAYIR İKİSİNE DE HAYIR! Jisoo bunları bilmicek!"

"Taehyung bu bir çıkış yolu değil."

Doğruyu söylüyor olabilir ama benim cezam bu! Bunları hakettim ben!

"Bu hiçbir şeyi değiştirmez! Jisoo'ya söylemiceksin! NOKTA!"

Ayağa kalkıp konuştum.

"Bence bu kadar yeter hyung. Sana iyi günler. Haberleri bekliyor olucam."

Bana kızgın bakıyordu. Hiçbir şey demeden çıkıp gitti.

Ben de özel odama gidip kapıyı sertçe kapattım.

Oradaki bir koltuğa oturup, saçlarımı karıştırdım.

Kafamı kaldırdığımda Jisoo'nun resmi duruyordu. Onu çok özlemiştim. Her yer onun fotoğrafları ile doluydu. Onun eşyaları vardı. Bir tane de kapşonlusu.

Kapşonlusunu alıp kokusunu içime çektim. Hala onun gibi kokuyordu. Sonra da koltuğa yatıp, bir elimde kapşonlusu bir elimde de ikimizin bir fotorafını alıp uykuya daldım.

Fiziksel değil ama ruhsal olarak bir çöp yığınıydım.



Bölüm geç geldi bunun için çok üzgünüm. Ama merak etmeyin yeni bölümü yarın atıcam.

Hem Jisoo'nun hem de Taehyung'un gözünden ayrılıklarını gördük.

İkiside yıkıldı. Ama burda dağ gibi yazarınız var. İkisinide ayağa kaldırmayı bilirim. (ò_óˇ)

Kdjdksh neyse umarım beğenmişsinizdir bu bölümü. Şimdilik hoşçakalın 🐥💜💜💜

「You will be mine」• VsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin