20.

1.1K 93 48
                                    

Kim Jisoo

Hızla Taehyung'un evine gidip defalarca ziline basmıştım. Ama nafile açan yoktu. Evin ışıkları da yanmıyordu. Endişem gittikçe büyüyordu. Ya kendine bir şey yaptıysa. Dayanamayıp arka bahçeden, Taehyung'un en usta olduğu şeyi yaptım. Evine arka bahçedeki kapıdan girdim. Kilitli değildi ve bu işimi kolaylaştırmıştı.

Evine girdiğimde karşıma ilk olarak hol çıkmıştı. Hızlı davranıp odasını aramaya başladım. Alt katta Taehyung'a seslenerek onu oda oda arıyordum ama yoktu. Üst kata çıkarak onu yine aynı şekilde aradım. Odası olduğunu düşündüğüm yere girdiğimde oda alkol kokuyordu.

"Taehyung?"a seslensemde cevap yoktu. Banyoda da yoktu. Kokuya daha fazla dayanamayıp pdadan çıktım. Hiç bir yerde yoktu. Gözümden bir yaş düşmüştü ama kendimi toparlamam gerekiyordu. Pes edemezdim. Evde olmalıydı dışarı hiç çıkmadığı ortadaydı. Sonra gözüme bir kapı takıldı. Buraya girmemiştim. Hemen oraya gidip kapıyı açtım.















Oda da benim fotoraflarım, resimlerim ve Taehyung ile olan fotoraflarım vardı. Ve yerde kanlar içinde olan Taehyung.

Yazardan

Jisoo çığlık atıp hemen Taehyung'un yanına gidmişti. Başında ağlayıp, uyanmasını söylüyordu. Taehyung bileklerine ve karın bölgesine derin kesikler atmıştı. Oldukça kan kaybetmiş durumdaydı. Jisoo'nun aklı başına geldiğinde direk bir ambulans aramış ve bulabildiği bez parçasıyla Taehyung'un karnında olan derin kesiklere bastırmıştı.

Bir yandan ağlıyor ve Tanrıya Taehyung'a güç vermesi için dua ediyordu.

Çok geçmeden ambulans gelmiş ve Taehyung'u sedyeye koymuşlardı. Jisoo'da yanına oturarak elini tutuyordu.

Doktorlar ambulansta yaralarına dikiş yapıp sarıyordu ama Taehyung'un durumu hala ciddiydi. Çok fazla kan kaybetmiş durumdaydı.

Hastaneye geldiklerinde Taehyung'u acilen ameliyata almışlardı. Jisoo ne kadar içeri girmeye çalışsada doktorlar buna izin vermemişti. Ameliyathanenin kapısının önünde çömelmiş pişman ve çaresizce ağlıyordu.

"Neden onu yalnız bıraktım, neden onu bıraktım. Eğer daha erken gelseydim bunlar olmazdı."

Aklına Yoongi ile Jennie geldiğinde onlarında bilmeye hakları olduğunu düşündü. Yoongi'yi arayarak zar zor da olsa olanları anlatmıştı.

Yoongi yaşlarını zor tutarak yanında Jennie ile birlikte hastaneye yol almışlardı. Jennie her ne kadar Taehyung'dan hoşlanmasa da kimse birinin ölmesini istemezdi.

(Ohm Taehyung dışında sanırım sjsjsh)

Jennie Yoongi'nin elini sıkarak ona destek olmaya çalışıyordu. Çok geçmeden ikiside hastaneye vardıklarında ameliyathanenin önüne gelmişlerdi.

Sesizce ağlayan Jisoo'yu gören Jennie koşarak yanına gitmiş ve kocaman sarılmıştı. Jisoo'nun ağlaması şiddetlenip, sesi titremişti.

Kalbi kırıktı. Pişmanlık duyuyor ve Taehyung'un onu sonsuza kadar bırakacağı düşüncesi onu korkutuyordu.

Jennie'de artık dayanamayıp ağlamıştı. İki arkadaş birbirlerinin kollarında ağlayıp doktorun iyi haberlerini bekliyordu.

Yoongi'nin hali ise çok kötüydü. En yakın arkadaşı ölebilirdi. Ve bu düşünce onun yüreğini yakmasına yetiyordu. Göz yaşlarını artık tutamayıp kendini yere salmıştı. Sesizce ağlayıp oda kendini suçluyordu.

"Eğer onu yalnız bırakmasaydım bunlar olmıcaktı." Diye düşünüyordu.

Aniden doktorlar içeri girip çıkmaya başlayınca üçüde ayaklanmış ve ameliyathaneden çıkan doktorun yanına gitmişlerdi.

"Doktor Bey Taehyung iyi mi?! Bir şey mi oldu?!! Noluyor?!" Jisoo endişeyle sordu.

Doktor derin bir nefes alıp üçlüye döndü.

"Ameliyat güzel geçti fakat..."

Jisoo nefesini tutmuş doktorun ne diyeceğini bekliyordu.

"Fakat hasta çok fazla kan kaybetmiş. Bu yüzden komaya girdi. Yoğun bakımda kalıcak. Ne zaman uyanıcağını bilemiyoruz. Geçmiş olsun."

Doktor yanlarından ayrıldıktan sonra, Taehyung ameliyat haneden çıktı. Jisoo yanına gidip, yoğun bakım odasına gidene kadar elinden tutmuştu.

Ona yanında olduğunu hissettirmek istiyordu.



O gün hiç kimse yoğun bakım kapısından ayrılmadı. Ertesi gün Jennie ile Yoongi eve gitmişti. Jisoo ise hiç ordan ayrılmamıştı.

Jennie ona ne kadar eve gidip dinlenmesini istese de Jisoo itiraz etmişti.

Bu şekilde 1 hafta kadar geçti. Taehyung hâlâ uyanmamıştı.

Jisoo da yorgun düşüp evine gitmişti. Ama her gün Taehyung'un yanına gitmiş, çok geçmeden Taehyung'u yoğun bakımdan çıkarmış normal odaya götürmüşlerdi.

Jisoo ona her gün yaptığı şeyleri anlatır ve odasını çiçeklerle donatırdı. Jennie ile Yoongi de Taehyung'u ziyaret etmeyi eksik etmezlerdi.

Haftalar, aylar, aylar da yıllar oldu. Yaklaşık 2 yıl geçti ama hâlâ Taehyung uyanmamıştı.

Jisoo'nun şirketi dünya çapında ilk 10larda her alıyor artık. İşi büyüdükçe, zamanı azalıyor böylelikle Taehyung'a ziyarete daha az gidiyordu. Ayda 2-3 kere ziyarete gelebiliyordu sadece.

Jisoo hâlâ Taehyung'u seviyor ve uyanıcağına karşın büyük bir ümit besliyordu.

Kendi çiçek götüremese de çalışanlarından ona çiçek gönderiyordu.

Bu yıllar içinde Yoongi ile Jennie evlenmişlerdi. Arada atışsalarda harika bir ilişkileri var.

Her şey bu kadar mükemmel iken Taehyung'un olmaması onu üzsede, Jisoo'nun yanında her zaman Jennie, Yoongi ve Jinyoung vardı.







Jisoo şirketinde, ofis masasında ki tonla kağıt ile başını kaldıramaz şekilde çalışıyordu. Kafası çok fazla şey ile doluydu ki odaya hızla giren asistanını bile fark etmemişti.

Kim Jisoo

İşlerin başımdan aşkın ofisimde çalışırken, asistanım Lisa'nın geldiğini bile fark etmemiştim. Taki bana seslenene kadar.

"Bayan Kim!! Acil bir aramanız var!"

Lisa'nın elinden telefonu alıp arayan kişiye cevap verdim.

"Kim Jisoo buyrun?"

"Bayan Kim, ben **** hastanesinden arıyorum. Bay Kim Taehyung uyanmış durumda."



Bam bama badamam!!!

Hehe ^^ Taehyung uyandıı!

Ve ben acayip geç attım. Hehe ^^' lütfen elinizden yavaşça o bıçağı indirin. :'D

Kshsksj gerçekten özür dilerim. Bu kadar geç geldiği için.

Umarım bu bölüm hoşunuza gitmiştir. Hoşçakalın :3

「You will be mine」• VsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin