17.BÖLÜM 🏬

121 59 30
                                    

İyi okumalar 🖤💜

Mutlu olan, gülümseyen insanların aslında, gülümsemelerinde acılar mı gizli? Can kırıklarıyla mı dolu yaşamları. Batmıyor mu ruhlarına dudaklarındaki dikenler, kanatmıyor mu dudaklarındaki tebessümler?

Kim daha güçlü?

Herşeye rağmen, her zorluğa rağmen ayakta durmayı başaranlar, en etkili silahları yüzlerindeki tebessümü olan insanlar mı?

Yoksa,

Yoksa o tebessüme göz dikenler mi?

Gece'nin söylediği kelimeler beyin çarkımdan geçip tüm vücudumu ele geçirdi. Vücudum kaskatı şekilde dondu. Bir'an olsun kendimden utandım. Erkekliğimden utandım.

Gözlerimi yüzünden kaçırıp derin bir soluk havaya bıraktım. Yutkundum. Boğazumda ki yumruya rağmen yutkundum.

O etrafı adı gibi neşe saçan kız, geveze lakabının hakkını veren şen şakrak kız, çok konuşkan olan kıza mı kıydılar?

Belki de içindeki acıyı böyle dışarı atıyordu. Kimsenin ona acımasını istemiyordu.

"Ben." En sonunda dudaklarım konuşmaya karar vemiş olacak ki kısık sesle anlamsız bir kelime çıktı. Hafifçe öksürüp daha yüksek sesle inanamayarak konuştum. "Nasıl?"

"Nasıl mı?" Şimdi gözlerini açmış gözlerime bakıyordu. Gözlerinde saf nefret vardı. "O patronu olan aşağılık, sevgililik teklifi etmiş, kabul etmeyince de egosuna yedirememiş pislik." Dişlerini sıkıp kırmak ister gibi sıkıyordu. Sanki o anı tekrar yaşıyordu. Elimi uzatıp elini avuçlarımın içine aldım. Farketmedi. Yada fark etsede umursamadı. "İş çıkışı bir köşede sıkıştırıp dövmeye başlamış minicik bedenini. Tabi bu kısımları bize Neşe anlattı. Biz yurtta Neşe'nin gelmesini sabırsızlıkla beklerken bir yandan da telefon ile arıyorduk. Cevap vermiyordu. Asel ile apar topar toplanıp telaşla iş yerine doğru yürüdük. Yakındı zaten. Neyse kestirme yoldan giderken ara sokaktan gelen inleme sesleri duyduk. Hızla oraya girdiğimizde kanım adeta dondu. O şerefsiz küçücük bedenini acımasızca tekmeler indiriyordu. O an anlık bie refleksle adamın sırtına tekmeyi indirmiştim. O çevrede olan itleri üzerimize gelirken polis sirenlerini duyunca kaçıp gittiler. O an hastaneye gidip Neşeyi tedavi altına aldıktan sonra ifade verdik ama o şerefsizin adamlarından biri üstlenmiş suçu. O da hiçbir şey olmamış gibi elini kolunu sallaya sallaya sokakta geziyor."

Konuşması bitince nefes nefese kaldı. Hem konuşmasından hem de sinirinden aldığı nefesler yetmeyince adeta can çekişiyordu. Telaşla ne yapacağımı düşünürken elimi yüzüne koydum. Buz tutmuştu yüzü.

Lanet olsun ne oluyor!!

"Gece kendine gel!" Telaşla bağırırıken beni duymuyordu. Elim kolum bağlı ne yapacağımı bilmeyerek bir an sıtma tutmuş gibi titreyen bedenini kendime çekerek sarıldım. İnlemeye benzer acı bir ses çıkardı. Sıkı sıkı gözlerimi yumdum.

Lanet olsun neden nefes alamıyor!?

"Şişşşt." Elimle sırtını ovuştururken sakinleşmesi için konuşuyordum. "Sen güçlüsün." Evet güçlüydü." Eğer böyle karşımda bitik bir halde kalmaya devam edersen benim dalga konum olursun. Ona göre. " yüzümü buruşturdum.Evet saçmalıyorum. Ama ben teselli etmeyi bilmem ki.

Lanet gitsin benin acilen teselli etme dersi almam gerekiyor.

"Baksana Gece sana ne anlatıcam. Hani ilk yurda giriş yaptığımda seni görmeden sesini duymuştum kızlara 'ikinizde kapayın çenenizi' demiştin ya? Dedim kendi kendime ne kadar da egoist bir kız." Hala titreyen bedenini, kendime sıkı sıkı çekip sarılılırken toprak kokusu genzimi yaktı.

ZırVanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin