9. BÖLÜM 🏬

142 89 26
                                    

İyi okumlar 💜💫

^^^^^^^

"Ah! Güzelim biraz yavaş!"

Ellerimin hızını hiç istemesemde yavaşlatarak devam ettim vurmaya.

Şimdi ne mi yapıyordum?

Adı Mehmet olan yeni sevgili(!) adayımın omuzuna masaj yapıyordum. Her ne kadar omuzunu deşmek ister gibi vurmak istesemde kendimi ifşalamamak için elimi ağırdan alıyordum.

Ne de olsa deşmek için zamanım olacak öyle değil mi?

Vurduğum elimin üzerine elini koyarak durdurdu. Elimin üzerine salyalı bir öpücük kondurunca yüzümü buruşturmamak için kendimi sıktım.

Sanırım kusacağım.

"Ellerin ne kadar da iri"

Parmaklarımı inceleyerek sorduğu soruya arkasında olduğum için rahatça gözlerimi devirdim.

İçimden ne kadar da seni dövebilmek için diye geçirsem de, dışımdan rolümün gereği

"Hormonlardan." Dedim.

Artık dayanma sınırımı sonlara ulaşmış vaziyetteydi.

İçimden ne kadar da, bu kadar tanışma yeter demek istesemde demedim. Onun yerine elimi onun pis ellerinden çekip çıkışa doğru ilerlerken adamın bileğimi tutup kendine çekmesi ile sabit bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Nereye gidiyorsun güzellik?"

Cehennemin dibine, gelecen mi?

Yüzündeki iğrenç sırıtmasına her ne kadar yumruğumu çakmak istesemde, yapamadım.

"Bugünlük bu kadar." Sigara içmekten ve yemek kalıntılarının var olduğu sararmış olan dişlerini göstere göstere güldü.

Biri buna diş fırçası ile diş macununun varlığını hatırlatabilir mi?

"Ya ben daha fazlasını istiyorsam"

Ayağa kalkıp yanıma hızlı adımlar ile gelerek küçük boyunu kaldırarak yüzüme baktı.

Tıfıl.

Hem ne dedi o? Daha fazlasını mı istiyormuş? Peki.

Benden günah gitti.

Yüzüne sert yumruğumu geçirerek adamın yeni kalktığı koltuğa inleyerek tekrar düşmesini sağladım.

Oh be dünya varmış. Kaç gündür ellerim kaşınıyordu zaten. İyi oldu.

Eliyle tek gözünü tutup sinirle düştüğü yerden kalkmaya çabalarken bir yandan da çevreye doğru tükürüklerini saça saça bağırdı.

Pislik

"Yakalayın şu sürtüğü."

Hı? Ne?

Ben daha ne olduğunu anlamadan bir anda yaklaşık 10 tane koruma kılıklı adamlar etrafımı kuşatmaya başlayınca tedirginlik içinde hepsinin teker teker yüzlerine baktım.

Hepsinin yüz ifadeleri de aynıydı. Bir tane farklı yoktu.

Hepside buzdan adamlar gibiydi.

Ne yapacağımı kara kara düşünürken bir yandan da bana doğru yaklaşan adamlardan yavaş yavaş geriye adımlayarak kaçıyordum.

Şimdi ben Cüneyt ARKIN değilim. Hepsini haşat edip yerlere serip de hiç yara almadan kurtulayım.

Zaten ben içlerine girsem en fazla dört tanesini halledebilirim o da zaten maksimum.

ZırVanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin