günün bu saatlerinde ne var bilmiyorum ama ben çok üşüyorum. içimde bir yerlerde buz kütleleri oluşuyor. zihnimin kuytusunda küçük bir çocuk duvar kenarına sinmiş ağlıyor. duvara elindeki bıçakla bir şeyler kazıyor. ben bencilin tekiyim, yazıyor. nankörüm. kendimden başkasını beğenmem. onlar beni sevmeye layık değil. ulaşılmazım. bıçağın duvarı aşındıran sesi rahatsız ediyor bir süre sonra, yazmayı bırakıyor. ama küçük şeytanlar kafasının içini yemeyi bırakmıyor. nefret doluyum. acımasızım. öyle değil mi anne? ben buyum. bütün kötü sıfatlar benim için. bütün yaşananların sorumlusu benim. yalnız kalmayı hak ediyorum. benim doğduğum güne lanet olsun. benim kapılarım açılmaz. benim camıma taş atılır. bir kedim olsa evime gelmez. ben sevilmem. öyle kötüyüm ki. küçük çocuk kulaklarını kapatıyor minik elleriyle ama kafasının içini susturamıyor. oturduğu yerde dizlerini karnına çekip ufaldıkça ufalıyor. ne ağlıyor ne de isyan ediyor. yalnızca yok olmayı diliyor tanrısından ve tanrı dilekleri kabul edendir. kafasının içindeki şeytanlar büyüyor büyüyor, ete kemiğe bürünüp küçük çocuğun eline duvarı kazıdığı bıçağı tutuşturuyor onu da bileğine yaslasın istiyorlar. küçük çocuk şeytanları dinliyor, bileklerine kazıyor bu sefer zihnini. yok oluyor. hiç var olmamış gibi. tanrı gibi.
birmart-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
birileri ve gürültüleri
Poésiegittikçe daha yabancısın anlayacağın, gittikçe daha az evindesin. instagram-twitter | @nerossable