olağanüstü bir gece. günlerdir okumaya çalıştığım kitabın adı bu. evet, okumaya çalışıyorum çünkü ben artık okuyamıyorum. cümleler birbirine dolanıyor sanki, ayaklarım gibi. tökezleyip düşüyorum düşüncelerime. kalkamıyorum bir daha o yerden. yazamıyorumda artık eskisi gibi. boğazımda birikiyor kelimeler, kusamıyorum kağıtlara. insan hayal kuramayınca yazamıyormuş. ben sevilmenin hayalini kurmuştum, olmadı. olmayacak. belki de sevilmeyecek biriyim. alınmıyorum buna. ben olsam, ben de sevmezdim beni. neyim var ki sevilecek? neyim var önemsenecek, incinir diye korkulacak neyim var? bilemiyorum. çok sık kusuyorum bu aralar, annem kızıyor. sessizce kusmaya çalışıyorum, bu seferde canım yanıyor. acıyı kusmak diye bir eylem olsaydı keşke. o zaman kendimi cezalandırmak zorunda kalmazdım. cümlelerim çok tutarsız. bi' öyle, bi' böyle. yazamıyorum demiştim, yalan değildi. yalan kelimesinide sevmiyorum bir süredir. eskiyi düşündürüyor bana. eskiyi özlüyorum. eski beni değil. kendimi yeni yeni tanıyorum. kendimi büyütüyorum, kendimi baştan yaratıyorum. daha konuşkan, daha yetenekli, daha güzel. bundan oldukça memnunum. insanların istediği kişiyi oynuyorum. içten içe yazamıyor, okuyamıyor ve sürekli kusuyor olsamda yaşıyor gibi görünüyorum. yaşamanın tersi ölmek değil; çürümektir. ben köklerimden çürüyorum ve yüzümde çiçekler açıyor. olağanüstü bir gece mi bilmiyorum ama tuhaf bir gece olduğu kesin, tuhaf bir yazı olduğu gibi. güzel geceler.
ondörtmart-
acı çekmeyen öğrenemez.*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
birileri ve gürültüleri
Poesíagittikçe daha yabancısın anlayacağın, gittikçe daha az evindesin. instagram-twitter | @nerossable