Neden?
Herkes bana bakıp bağırırken düşündüğüm tek şey buydu. Neden?Ellerim, demirden yapılmış bir kelepçe ile arkadan bağlıydı. İki gardiyan beni taş çembere doğru götürüyordu. Sırtım hem çok acıyor hemde deli gibi kanıyordu. İhanetin acısı da kalbimi paramparça etmişti. Ölüme gidiyordum ve bunu bildiğim halde içimde korku yerine sadece buruk bir acı vardı.
Ah tabiki siz ne olduğunu anlamadınız. Olaylar bu noktaya nasıl geldi? Ben neden ölüme yürüyorum? Kafanız karıştı değil mi? En iyisi ben size olayları en baştan anlatayım...
- 2 AY ÖNCE -
Ben Eudora. 2100 yaşındayım. Daha doğrusu 2100'üncü doğum günüm 2 ay sonra. Her neyse 2100 sayılıyorum işte. Ben Fey Diyarı' nda ki en büyük Krallık olan Sollaria Karlılığı'nda yaşayan bir Fey'im.
Biz Feyler, Melekler gibi kanatlara sahip varlıklarız. Lakin onlarla aramızdaki tek fark özel güçlerimizin olması. Kimi Fey silah kullanımında iyidir kimi Fey de şifalı bitkiler konusunda. Bazıları sesleriyle bazıları görünüşleriyle bilinir. Fakat benim gücüm biraz daha farklı. Ben bir Kara Fey'im. Kara Fey olmak normal bir Fey olmaktan çok daha farklı aslında. Büyü gücüm var ve kanatlarım diğer tüm Fey'lerin aksine siyah renkte.
Aslında ne olduğumu bende tam olarak bilmiyorum. Nasıl Kara Fey oldum? Neden Kara Fey oldum?
Ama bunların cevapları malesef ki yok. Babam bu konuda çok hassas. Bana anlattığı tek şey soyumuz da bir Kara Fey olduğu ve onun genlerinin bana geçtiği. Kütüphane de bile Kara Feyler hakkında hiçbir şey yok. Herkesin bildiği tek şey yok oldukları. Ama artık sorgulamayı bıraktım açıkçası. Ben buyum işte.Nerede kaldık. Hah kendimi tanıtıyordum. Silah kullanmayı çok severim. Özellikle büyük baltaları ve küçük bıçakları. Kendime ait kocaman bir baltam var tabiki. Babam 100. yaş günümde bana özel yaptırmıştı. Onu ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum. Ah Zümrüt ve Yakutlarla işlenmiş kocaman bir baltaydı. Siyah uzun bir sapı vardı. Gerçi o zaman bana biraz büyük geliyordu. Çevirmek için çok çaba sarf etmem gerekiyordu. Ama büyüdükçe onunla bir bütün oldum. Onu çok rahat bir şekilde kullanabiliyorum artık . Boyu tam 130 cm ama kesinlikle mükemmel bir silah. Silahımı anlatırken kendimi kaptırdım yine. Uff bu kendini tanıtma işini sonraya bırakalım. Zaten beni zamanla tanırsınız. Hemen hazırlanmam lazım.
Bugün alt dünya ile bir görüşme olacak. Ve bende Kralın koruması olarak orada olacağım. Size söylemeyi unuttum. Kralımız Harold. Yani benim babam. Evet ben teknik olarak bir prensesim. Kesinlikle bu lakaptan nefret ediyorum.
- Eudora giyindin mii?
Ah bu odama dalan kişi Layla. Benden 50 yaş küçük olan canım kız kardeşim. Layla bir Şifacı ve kesinlikle kapı çalmak gibi bir huyu yok.
- Gördüğün gibi giyinmedim Layla. Ne istiyorsun? Daha kıyafet seçeceğim.
Ona kaba davrandığımı düşmeyin. Onu seviyor sayılırım. Ama şımarma olasılığı yüksek o yüzden bunu ona söylemiyorum.
- Görüyorum seni aptal. Hızlı mı olsan acaba. Hayır bide bana çok yavaşsın dersin hep. Benden çok daha yavaş ve hantal durumdasın haberin yok be senin.
Kesinlikle çok konuşuyor...
- Layla nefes al. Giyiniyorum şimdi. İki dakikaya taht salonunun önünde buluşalım. Bensin girersen gece gelir o saçlarına sakız yapıştırım. Hepsini kesmek zorunda kalırsın haberin olsun.
Gözlerindeki korkuyu görmeye bayılıyorum. Kesinlikle çok komik.
Kendi kendime gülüp onun odadan koşarak çıkışını izledim. Çıkarken bana dil çıkartmayı da ihmal etmedi tabiki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EUDORA
Science FictionOrmanda koşmaya başlamıştım. Sırtımdan akan kanlar vücudumun kontrolünü kaybetmemde büyük bir rol oynuyordu. Acı hissediyordum ama hissettiğim acı sırtımdaki değildi. Kalbim acıyordu. İçim acıyordu. Arkamdaki sesleri duyabiliyordum. Geliyorlardı. Be...