Merhaba arkadaşlar nasılsınız?
Biliyorum bölüm çok çok geç geldi ama bir türlü içime sindirip yazamıyordum. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Lütfen fikirlerinizi yazmayı unutmayın. Yorumlarınızla bana destek olursanız çok çok sevinirim sizleri seviyorum
İyi okumalar...
.
.
.
.
.
.EUDORA'DAN
"Ana merkez Türkiye'nin başkenti olan Ankara'da. Her yerde kırmızı kodla arandığınız için oraya elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz. İşe yarayacak bir plan bulmamız lazım.
Anneme bakıp kafamı salladım.
"Bence önce ufak bir keşif yapalım. Merkez'in tam konumu, çevresinde neler var, insanlar nasıl? Bunlarlı öğrenip sonra planı ayarlayalım."
Alec kafasını sallayıp "Katılıyorum. Zaten Kral Herold'dan öndeyiz. Onlar eşyaları bulana kadar biz hepsini almış oluruz." deyince güldüm.
"Alec haklı. Daha gözlerinin önündeki planı anlayamadılar. Ayrıca onlardan önde olmamıza ek olarak onlardan çok daha güçlüyüz."
Annem kafasını sallayıp "O zaman bugün gidip keşif yapın daha sonra planı konuşuruz." dedi.
Alec'le kafamızı sallayıp odadan çıkarken "Dikkatli olun." diyen anneme gülümsedim.
"Merak etme."
.
.
.
." Hadi ama Alec biraz hızlı olur musun?"
Alec gözlerini devirip "Sabahtan beri yürüyoruz kaybolduk işte." deyince gözlerimi kısarak ona baktım.
"Kaybolmadık , araştırma yapıyoruz."
" Aynı sokaktan yedinciye geçiyoruz. Şurada oturan amcaya yedi kere selam verdik yeter artık."
Gözlerimi devirip "Susacak mısın?" dediğimde eliyle ağzına görünmez bir fermuar çekti.
Sola doğru dönüp yürümeye devam ettiğimizde çok geçmeden işlek bir caddeye çıkmıştık.
Alec telefonunu çıkartıp bir kaç şey yaptıktan sonra " Buraya Kızılay deniyormuş. Ankara'nın en işlek yeri olduğu yazıyor. Eğlence mekanlarıyla ünlüymüş." deyip kolunu omzuma attı.
"Açlıktan öldüm yemek yiyelim hadi."
Göz devirip " Keşif yapıyoruz Alec." diye tekrarladığımda "Merkez binası buralarda bir yerlerde zaten. Konumdan bakmaya ikna olsaydın şuan da tüm çevreyi araştırmıştık bile. Egonu sarsacak kusura bakma ama acıktım ve kaybolduk yürü o yüzden." diyerek beni iteklemeye başladı.
Yön duygumun çok iyi olduğunu ve bir kere baktığım konumu asla unutmayacağımı iddia ederek aynı sokaktan yedinci kere geçtiğimiz gerçeğini kendi içimde kabul edip yüzündeki sırıtmayla beni sürüklemesine izin verdim. Diyecek bir şeyimin kalmadığının farkındaydı ve bununla karnını doyurduktan sonra çok fena dalga geçecekti.
Biraz ilerlediğimizde karşımıza çıkan ilk hamburgerciden içeri girdik. Alec siparişi verirken çaktırmadan telefonumu açıp merkezin nerede olduğuna bakmaya başladım. Bu iş benim yön duygumla çözülecek gibi değildi. Ufak bir göz gezdirmeden sonra iki sokak arkada olduğunu gördüğümde gülümseyip telefonumu cebime attım.
Alec elinde iki tepsiyle birlikte gelip birini önüme koyduğunda patates kızartmasından bir kaç tane alıp ağzıma tıktım. Bir yandan da hamburgeri paketinden çıkartmaya çalışıyordum. Alec kolamın kapağını açıp önüme koyduğunda gülümsedim. Her zaman önce beni düşünürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EUDORA
Science FictionOrmanda koşmaya başlamıştım. Sırtımdan akan kanlar vücudumun kontrolünü kaybetmemde büyük bir rol oynuyordu. Acı hissediyordum ama hissettiğim acı sırtımdaki değildi. Kalbim acıyordu. İçim acıyordu. Arkamdaki sesleri duyabiliyordum. Geliyorlardı. Be...