Takımların açıklanmasının üzerinden iki gün geçmişti. Bu iki gün içerisinde bize dosyalar verilmiş ve incelememiz istenmişti. Görev yerimiz Alt Dünya şehirlerinden biri olan New York. Fazlasıyla heyecanlıyım aslında çünkü daha önce hiç Fey Diyarı dışında ki görevlere gitmedim.
Geçen iki gün içerisinde J tabiki benimle sürekli dalga geçmiş, onu özlediğim ve sürekli yanında olmak istediğim için takımları değiştirdiğimi söyleyip durmuştu. Ayrıca onların sahasına indiğim için benim savunmasız bir kuş olduğumu da iddia etmişti. Onun aksine Luna ve Luke bunu yaptığımız için bize teşekkür etmişti. Onlarda bizimle göreve çıkmayı çok istiyordu. Onlar nasıl benim ilk arkadaşlarımsa, Layla ve bende onların birbirleri dışında ki ilk arkadaşlarıydık.
Birazdan New York'a gitmek için yola çıkacağız ama ben hala ne giyeceğimi bilmediğim için dolabımın karşısında ne giysem diye düşünüyorum.
- Ağaç oldum Eudora. Birazdan meyve vereceğim.
Bu iki gün içinde Layla hiç değişmedi. Hala odamın kapısı çalmayı reddediyor. Bende söylemekten bıktığım için bir şey demiyorum.
- Ne giyeceğime karar veremedim.
- Yardım edeyim mi?
Sorusunu cevapsız bırakıp dolabıma bakmaya devam ettim. Hangi renk giysem ki?
- Layla sence hangi renk giyeyim?
- Pembe giy Eudora.
Gözlerini devirip bana baktı.
- Kızım senin dolabında siyah ve kırmızı dışında renk mi var. Kırmızı giy işte.
Haklıydı. Dolabımda siyah ve kırmızı dışında renk yoktu. Tek kaşımı kaldırıp dolabıma baktım. Kırmızı giyeceğim. Yada siyah mı giysem? Hayır Eudora. Aklını bulandırma işte, kırmızı iyi. Elime kırmızı kısa elbisemi alıp dolabın kapağını kapattım. Elbisenin sırtı tamamen açıktı. Kolları uzun ve tülden yapılmıştı. Önünde ise ufak bir dekolte vardı. Elimdeki elbise ile Layla'ya döndüm. Tek kaşını kaldırıp elbiseye baktı.
- Eudora.
- Efendim?
- J bayılacak.
- SENİ GEBERTİRİM!
Layla odadan hızla kaçarken öfkeyle ona baktım. İki gün boyunca Layla sürekli J'den hoşlandığımı iddia etmiş ve sürekli benimle uğraşmıştı. Ona gerçekten sağlam bir dayak lazım.
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-
Üzerimi giyinip aynada kendime baktım. Sırtım tamamen açık olduğu için kanatlarımın izleri görünüyordu. Saçlarımı tarayıp sırtımı örtmesi için açık bıraktım. Aynada kendime son kez bakıp hemen saraydan dışarı çıktım. Tüm eşyalarımız önden gönderilmiş ve çoktan New York'a varmıştı. Layla'nın yanına geldiğimde beni baştan aşağı süzüp güldü. Cidden bu kız beni delirtecek.
Geçiş Kapısı'ndan geçip New York Alt Dünya Merkezi denen yere geldik. Ben kısaca Merkez diyeceğim.
Merkez, her yere eşit uzaklıkta olması için New York'un tam ortasına kurulmuştu. Binanın kocaman bir bahçesi vardı. Bazı askerler dışarıda eğitim alıyordu. Bina, 6 katlı, tamamen siyah duvarlara sahipti. Fazlasıyla yüksek ve oldukça geniş bir binaydı. Binanın etrafına güvenliği sağlamak amacı ile bir çok teknolojik silah konumlandırılmıştı.Layla ile birlikte kapıya doğru yürüdük. Kapının önünde iki tane asker bekliyordu. Onlara doğru yaklaşınca biri bize bakıp sordu ;
- Kimsiniz siz? Neden buradasınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EUDORA
Science FictionOrmanda koşmaya başlamıştım. Sırtımdan akan kanlar vücudumun kontrolünü kaybetmemde büyük bir rol oynuyordu. Acı hissediyordum ama hissettiğim acı sırtımdaki değildi. Kalbim acıyordu. İçim acıyordu. Arkamdaki sesleri duyabiliyordum. Geliyorlardı. Be...