KİMSE BENİM KIZIMA ZARAR VEREMEZ!

239 114 267
                                    

" Ne olamaz?"

J' in sorduğu soruya karşılık sessiz kaldım. Onlara anlatmalımıydım bilmiyorum. Kafamı sağa sola sallayıp " Bir şey yok." dedim. Onlara anlatacaktım evet ama James'in yanında değil. J kafasını sallayıp ayağa kalktı.

" Sen biraz uyu. Belli ki çok yorgunsun. Sonra konuşuruz bu konuları."

James kafasını salladı ve " J haklı. Hadi çıkalım da Eudora dinlensin." dedi. Layla yanağımdan öpüp "Güzelce dinlen olur mu?" dedi. Sırıttım ve kafamı salladım. Benim için fazlasıyla korkmuş olmalıydı. Sürekli dibimde olur bana sarılması veya öpmesinin başka bir açıklaması olamazdı. Hepsi odadan çıkınca sırtımı yatağın başlığına yasladım.

J'in söylediği şey Lilith'i doğruluyordu. Gördüğüm her şey Lilith'in anılarıydı. Peki kucağında ki kız çocuğu. Ona Eudora diye sesleniyordu. Hayır hayır saçmalama. İsim benzerliği işte. Benimle ne alakası var?

Dizlerimi kendime çektim ve kafamı yaslayıp kollarımı dizlerime dolandım. Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım. Aklıma ilk gelen görüntü Lilith'in ormanda bebeğiyle oturduğu görüntü oldu. Yüzündeki şefkat geldi gözümün önüne. O haliyle kötü birine benzemiyordu. Bebeğini sevmesi geldi aklıma. Suratım da oluşan tebessümle birlikte kendi annemi düşündüm. Acaba o da ben doğduğumda böyle miydi? Sonra kendime güldüm. Kraliçe Lavinia ve bana karşı şefkat ve sevgi göstermek ha?

" Hadi ama Eudora gerçekçi ol biraz. Senden nefret ediyordu. Herkesin senden nefret ettiği gibi Kraliçe Lavinia'da senden nefret ediyordu."

Hafif fısıltı şeklinde söylediğim şey ile birlikte gözümün önüne küçük Eudora geldi. O zamanlar kanatlarım yüzünden benden korkarlardı. Bu yüzden hiç arkadaşım olmazdı. Sürekli beni sevsinler diye çabalardım. Kraliçe Lavinia'ya bile beni sevmezdi. Beni doğurmuş olmasına rağmen ona anne dememe hiç izin vermedi. Bu küçükken çok canımı acıtırdı ama büyüdükçe alıştım. Zaten ben 1800'lü yaşlarımdayken ölümcül bir zehir tarafından zehirlendi ve hayatını kaybetti. Saraya nasıl olduysa sızan bir iblis tarafından hemde. Hemde tam o olaydan sonra. Her neyse. Kafamı salladım. Bunu hatırlamak istemiyorum. Ona hayatım boyunca sadece bir kaç kez anne dedim. Kraliçe Lavinia'da bunu yapmamam gerektiğini çok güzel bir şekilde öğretti. Cezalar ve işkencelerle...

Kapının tıkanması ile birlikte kafamı kaldırdım ve " Gel." diye seslendim.
Kapı hafifçe aralandı ve J kafasını uzatıp " Gelebilir miyim?" diye sordu. Gülümseyip kafamı salladım. İçeri girdi ve kapıyı kapattı.

" İyi misin?"

Kafamı sallamakla yetindim. Ellerim hala dizlerimdeydi. Yanıma gelip oturdu ve sırtını başlığa yaslayıp ayaklarını uzattı. Ona aldırış etmen kafamı dizlerime geri koydum. Bir kaç dakika gözlerimi kapatıp bekledikten sonra kafamı kaldırmadan yan döndürdüm ve ona baktım. Bana bakıyordu. Garip bir ifadesi vardı. Suratında gördüğüm şey korku ve şefkate benziyordu.

" Neden öyle bakıyorsun?"

" Nasıl bakıyorum Çirkin?"

" Korkuyormuşsun gibi?"

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözlerimi ondan ayırmadan dikkatle inceledim. Siyah ve hafif uzun saçları dağınıktı. Uykulu görünüyordu. Gözlerinin altı morarmıştı. Büyük ihtimalle bir iki gündür uyumuyordu. Üzerine siyah bir tişört ve siyah bol bir eşofman vardı. Ayağında ise beyaz spor ayakkabıları ve bileğinde hiç çıkardığını görmediğim siyah düz bilekliği vardı. Sağ elinin baş parmağında gümüş renkli üzerinde J yazan bir yüzük vardı. Sol elinde ise baş parmağı ve orta parmağında yüzükler vardı. Baş parmağında ki siyah ve üzerinde beyaz çizgiler olan bir yüzüktü. Diğeri ise gümüş ve sadeydi.

EUDORA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin