Odamın kapısını kapattıp gülmeye başladım. Burada çok eğleneceğim kesindi. Etrafa bir göz gezdirip yatağıma oturdum. Odam çok büyük değildi. Duvarlar, Merkez'in tüm duvarları gibi Gri'ydi. Kapıdan girince tam karşıda iki kişilik bir yatak ve yanında küçük bir tane komodin vardı. Yatağımın tam karşında ise tavandan yere kadar olan büyük bir pencere bulunuyordu. Perdelerin siyah olması beni çok mutlu etmişti. Zifiri karanlıkta uyumayı seviyorum. Odada büyük bir dolap ve hemen yanında ise bir boy aynası da vardı.
Burayı sevmiştim. Sollaria'daki odam gibi çok büyük ve göz alıcı değildi ama güzeldi. Yataktan kalkıp dolabın yanında duran valizlerime doğru gittim. Bunları yerleştirip üstümü değiştireceğim daha. Bir saatim var.
Giysilerimi güzel bir şekilde dolabıma yerleştirip valizleri yatağın altına koydum. Üzerime de siyah bir şort ve sırt dekoltesi olan göbeği açık bir bluz giydim. Saçlarımı da at kuyruğu yapıp ayağıma topuklu kısa botlarımı giydim ve aynada kendime baktım. Hazırdım ve 1 saatin dolmasına 10 dakika vardı. Rahat giyinmiş olmamın sebebi toplantıdan sonra antrenman yapmak istememdi. Uzun süredir antrenman yapmamıştım. En son girdiğim dövüş ise J ile olandı ve malum hile yaptığı için yenilmiştim. Ah tamam bunu düşünüp sinirimi bozmayacağım.
Pencereye doğru yürüyüp dışarıya baktım. Karşımda kocaman bir bahçe ve bir sürü bina vardı. Cama yaslanıp kollarımı göğsümde bağladım. Burada olmak nedense bana huzurlu hissettirmişti. Bir şeylerin peşinde olmayı ve saha görevi yapmayı çok özlediğim kesindi. Aslında özlemimi çocuklar ile giderecek olmak beni mutlu ediyordu. Her ne kadar birbirimizi sadece 1 haftadır tanıyor olsak da onları gerçekten sevmiştim. Haklarında fazla şey bilmiyordum. Aslında düşününce sadece adlarını ve bir kaç hobilerini biliyorum. Eğer bir takım olacaksak birbirimizi iyi tanımamız gerekiyor. Bunun hakkında bir şeyler yapmam gerekecek.
- Eudora gelebilir miyim?
Kapının hafifçe çalması ile birlikte gelen Luna'nın kısık sesi beni güldürmüştü. Gerçekten korkmuşlardı sanırım.
- Gel Luna.
Kapı ilk önce hafifçe aralandı sonra da iki tane kafa aralanan kapıdan içeri girdi. Ah Layla' da buradaydı.
- Gelin kızlar niye orada dikiliyorsunuz?
Gülümseyip içeri girdiler. Luna bana bakıp gülümsedi.
- Seni rahatsız etmiyoruz değil mi?
- Saçmalama Luna. Size bir şey yapacak değilim. Dalga geçiyordum.
Gerçekten ciddi olduğumu düşünmüş. Hadi ama canavar mıyım ben?
- Alışabildin mi odana?
- Alıştım gayet rahat.
Luna' ya cevap verip pencerenin önündeki Layla' ya doğru baktım. Biraz üzgün duruyordu. Niye ki?
- Layla iyi misin? Bir sorun mu var?
Kafasını hayır anlamında sallayıp yüzünü pencereye doğru döndü. Evet kesinlikle bir sorun var. Luna' ya bakıp kafamı salladım.
- Ne oluyor bi fikrin var mı?
- Evet, Sollaria' dan ayrıldığı için üzgün hissediyormuş. Az önce onun odasında konuştuk.
Fısıldayarak sorduğum soruya verdiği cevap istemsizce yüzümü buruşturmama neden oldu. Ah Layla bu kadar duygusal olmak zorunda mısın? Abla olmanın verdiği bir kaç sorumluluk vardı. Ayağa kalkıp yanına doğru yürüdüm. Omzuna elimi atıp onu kendime çektim.
- Layla sorun yok. Sollaria'dan sonsuza kadar ayrılmadık. Görev için buradayız. İstediğin zaman oraya gidip babamla hasret giderebilirsin.
Bana doğru dönüp sarıldı. Omzuma damlayan bir kaç damla ile anladım ki ağlıyordu. Ellerimden birini beline dolayıp diğerini saçına götürdüm ve biraz okşadım. Küçükken de böyleydi. Üzüldüğü zaman bana sarılır ve ağlardı. Bende onun saçını sever ve sakinleştirirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EUDORA
Science FictionOrmanda koşmaya başlamıştım. Sırtımdan akan kanlar vücudumun kontrolünü kaybetmemde büyük bir rol oynuyordu. Acı hissediyordum ama hissettiğim acı sırtımdaki değildi. Kalbim acıyordu. İçim acıyordu. Arkamdaki sesleri duyabiliyordum. Geliyorlardı. Be...