Artık günlerim çocuklar ve saray işleri ile uğraşmakla geçiyor.Kim ne yapmış, kim ne demiş, ailem ne durumda umurumda değil.Tek umurumda olan çocuklarım ve onlara ait olan tahtı onların teslim alacağı güne kadar korumak!Bundan çok değil 1 yıl önce bana birisi sen böyle olacaksın dese hayatta inanmazdım ama inanmadığım bu hayat bana neler yaptırıyor.Uzun zamandır Hector dan da bir haber yok.Ona giderken söz verdim, onu geri getirmekle ilgili ama tüm uğraşlarıma rağmen hiç bir şekilde bir çıkış yolu bulamadım.Sanırım o da benden ümidi kesti çünkü gittiği ilk ay bana durmadan mektup yazan adam artık yazmamayı tercih ediyor.Gideli 6 ay oldu.Çocuklarım babalarını görmeden büyümeyecek ama!
Gece yarısını çoktan geçti ama vakit şuan ne vakit bilmiyorum, harry biraz keyifsiz şu sıralar, o bu halde ikende gözüme uyku girmiyor.Beth sabah harry ve emmett i karınları doyması için götürmeye gelene kadar gözüme uyku girmedi.
"kraliçem sizde çok yoruldunuz ben prensleri götürdükleri sonra biraz dinlenin nolur"dedi Beth.Haklıydı tüm gece uykusuzdum, onaylayıp yatağa geçtim ve kapının kapanması ile uykuya daldım...
〽
Ormanlık bir yerde atın üstünde gezinti yapıyorum.Özgürüm..Tüm bu kraliyet saçmalıklarından uzakta, ne anne nede kraliçe olduğum bu ormanda özgürüm..Üzerimde beyaz bir elbise var, siyah saçlarım rüzgara meydan okuyor.Atım biranda beni ormanın derinliklerinden çıkardı ve Çayırlık bir alana getirdi.Uzakta bir dağ var, alabildiğine heybetli bir dağ..Birden bu köşke gitme isteği belirdi içimde.Acaba kim yaşıyor bu evde?Tahmin ettiğimden de kısa bir sürede bu eve ulaştım.Daha önce sürgüne gittiğim köşke benziyor burası ama bir tek fark var arada, burası biraz daha yok yok baya baya bakımlı bir yer.Bahçe rengarenk çiçeklerle dolu, bir de salıncak ve birde dört kişilik şirin bir masa takımı vardı tabi.Attan usulca indim.Çitlerle çevrili olan bahçenin kapısının önüne geldim tam içeri gireceğim sırada köşkün kapısı açıldı ve içeriden bir sarı upuzun saçlı, beyaz tenli, kırmızı dudaklı,uzun boylu bir kadın çıktı, kucağında küçük bir bebek vardı.Mavi bir kundağa sarılıydı.Kadın masanın yanına geldi ve bana gülümseyip sandalyeye oturdu.Ben ona şaşkın şaşkın bakarken yine kapı açıldı ve bu sefer kapıdan bir erkek çıktı, erkeğin elini bir erkek çocuğu tutuyordu.Şirin mi şirin, masmavi gözlü, sarışın bir çocuktu bu.Erkek ve çocuk az önce kadının oturduğu masaya geldi.Adam kadının dudaklarına bir öpücük kondurdu ve kadının yanındaki sandalye ye oturdu.Küçük çocukta babasının kucağına oturdu.Anne ve erkek çocuk kundaktaki bebeği severken adam beni gördü ve beyaz dişlerini ortaya koyacak şekilde gülümsedi.Dur bir saniye bu adam..Bu adam Hector!Ben bunu farkederken Hector ayağa kalktı ve yanıma geldi.
"git buradan"dedi buz gibi bir sesle.
"Hector benim ben Catherinen"dedim yalvaran bir sesle.
"Görmüyor musun mutluyum ben, git buradan"dedi.Biranda gözlerimden yaşlar boşaldı;
sevdiğim adam, çocuklarımın babası, aşkım, hayatım.. değişmişti.
"Hector kim bunlar, gel gidelim buradan hadi çocuklarımız biri bekler hadi"dedim ama onun ifadesi değişmedi, derin bir nefes aldı ve elini çenesine götürüp sıvazladı:
"anlamıyorsun dimi, istemiyorum artık seni ben.Ben burada mutluyum, şimdi kendi mutsuzluğunu al ve git buradan"dedi ve arkasını dönüp masaya doğru ilerledi.Arkasından yalvardım, yakardım ama dönüp bakmadı bile.Artık etraf bulanıklaşıyordu gözümdeki yaşlardan dolayı.
"kraliçem, kraliçem kendinize gelin....Kraliçem uyanın ne olur"bu Beth in sesi.Nereden çıktı şimdi O?
〽
Gözümü açtığımda başımda soğuk bir bez vardı, hemen uzanıp onu aldım.Yatakta dikleştim ve etrafa bakınmaya başladım.Aman Tanrım odamdayım peki ya az önce olanlar neydi?Ahh tabi ya rüya, sadece bir rüyaydı.Peki ya neden bu kadar canım yandı?Neden Hector un dedikleri içime kadar işledi.Artık yeter!!Bu saçmalıkların bir sonu gelmeli artık.Şimdi ayağa kalkıp giyinmeli sonra da Tom u çağırıp arabamı hazırlatmalı ve Hector u alıp bu saraya getirmeli.Aylardır onun özlemini çekiyorum.Çocuklarım onun baba sevgisinden mahrum, ama ben buna bir son vereceğim.Ayaklarımı zemine indirip tam ayağa kalkacağım sırada:
"yoo hayır"diye bir ses işittim.Tam başımı sesin geldiği yere çevireceğim sırada Beth önümde belirdi:
"bütün gün ateşler içinde yandınız, hatta bir ara sayıklamaya başladınız.Tom doktor çağırdı.Soğuk almışsınız Kraliçem.Doktor yataktan çıkmazsanız en kısa zamanda toparlanacağınızı söyledi."dedi ve gülümsedi.Tabi ya ben burada yatayım Hector da o sarışın ile bahçe keyfi yapsın dimi.Yok öyle birşey :
"bırak Beth Hector a gideceğim"
"nee prens Hector a mı, korkarım buna karşı çıkacağım kraliçem "
"ne demek karşı çıkacağım, çekil önümden Beth "
"bende yani kraliçem şimdi gitmeniz iyi olmaz yani bence olmaz yani"
"ne diyorsun sen Beth?"
"yani diyorum ki kraliçem gitmeyin, iyi olmaz "
"nedenmiş o madem kraliçe benim o zaman istediğim yere gitme hakkım var "
"tabi var kraliçem ancak başka yere gidin bence çünkü, çünkü şey Galler in havası size pek iyi gelmeye bilir.Evet evet kesinlikle iyi gelmeyecektir"
"tamam tamam kes Beth.Senin dediğin olsun bu gece gitmeyeceğim ama bu senin sözünü dinlediğim için değil sana verdiğim değerden dolayı"
"çok çok teşekkür ederim kraliçem en en en iyisi bu"dedi ve ellerini çırptı Beth evet anlaşılan bu Beth de kafayı yemek üzere ben gibi.Sanırım bu sarayın böyle bir etkisi var insanlarda...
~~~1 Hafta Sonra~~~
doktor un dediğin yapalım 1 Hafta oldu.İyileşti bedenim ama ruhum hala yaralı ve bu yaraya tek merhem Hector.Ona bugün gidecektim ama Lissa nın gönderdiğim Haberci yüzünden bugünü de erteledim.Lissa bana ziyarete geliyor sevgili kocası ile.Hamileymiş de duyduğuma göre.Neyse gelince göreceğim.Acaba annem yada babam da geliyor mudur? Sanmıyorum aslında çünkü hiçbir anne yada babanın yüreği oğlunu öldüren adamın evinde atmaz.Lissa kendisi ve kocası ile gelecektir.Mektup geldiğinde yola çıkmış olacaklarmış.Yarım güne burada olurlar kesin.Yemek, kalacak oda herşey hazırlandı.Tek eksik onların gelmesi...
![](https://img.wattpad.com/cover/29847654-288-k272130.jpg)