Dadımın gidişini izlerken :
"hadi ama yapma böyle elinde sonunda ayrılacaktınız o yaşlı cadı senin hayatına bu kadar müdahale ederken bunun farkında olmalıydı, şimdi üzülmeyi bırak" dedi Hector.Haklı olabilir ama dadım hakkında böyle konuşmamalı:
"evet belki ayrılacaktık evet belki hayatıma çok müdahale etti ama tüm bu olanlar onun arkasından konuşmamızı gerektirmez kapatalım bu konuyu lütfen Hec" dedim.Cevap vermek yerine koltuktan kalktı ve dolabıma yöneldi.Dolaptan bir elbise ve pelerin alıp yatağın üzerine koydu:
"hadi üzerini değiştir, biraz gezmek sana şuanda en iyi gelecek şey " dedi.O sırada üzerimde hala geceliklerimin olduğunu fark ettim.Ben bunu fark ederken Hector odayı terketti bile.Yerimden kalkıp elbiselerimi giydim.Saçım ile uğraşmak istemediğim için aynaya bile bakmadan aşağıya indim.Hector salonda köşkün işleri ile ilgilenen adamla konuşuyordu ben görünce adamı yanından yolladı.
"hımm hazırsan çıkalım"dedi.Beraber dışarı çıktık.Geleli aylar geçmesine rağmen hiç dışarı çıkmadım, hep odamdaydım neredeyse şimdi ilk defa bu deneyim Hector ile olacak.Alabildiğince yeşil bir çayıra geldik.Burası yeryüzünün cenneti gibiydi.Kafamın üstünde masmavi gökyüzü ayaklarımın altında alabildiğince yeşillik ve önümde tanrının bize bir lütfu olan güneş.Yeniden doğmuş gibiydim.Doğduğum günden beri ilk defa bu kadar özgürdür.Birden koşmaya başladım nereye gideceğimi bilmeden yeşilliğe doğru.Koşuyorum koşuyorum...Birden Hector un sesini işittim:
"cat hayır dur!" sesleri yükseliyordu ama onu duymuyorum çünkü özgürlüğüme gölge düşsün istemiyordum.O ise konuşmaya devam ediyordu birden bir el beni kolumdan yakaladı ve o anda uçurumun kenarında olduğumu farkettim:
"cat ne yapıyorsun sen!" dedi hiddetle
"be ben ben bilmiyordum yani u uçu uçurumu görmedim, özür özür dilerim "
"gel buraya tamam şişt tamam ağlama ama beni de anla seni daha yeni buldum ve bu kadar çabuk kaybedemem" dedi beni göğsüne bastırılan.
"affedersin gerçekten üzgünüm" dedim fısıltı ile karışık bir şekilde
"tamam geçti ağlama artık, bu kadar gezi yeter en iyisi geri dönelim"dedi
Yol boyunca vücudum ona yaslı bir şekilde devam etti.
köşke geldiğimizde yemek hazırdı beraber yemek yedik.daha sonra beraber şöminenin karşısına geçtik ve birer kadeh şarap içtik.Bu zamana kadar geçirdiğim en güzel akşamdı.Çok da yorulmuştum ve kafamda bir o kadar dönüyordu:
"şey hec bağışla beni bu günlük bu kadar eğlence bana yeter yatsam iyi olacak" dedim.
"tamam sen nasıl istersen " dedi.Beraber merdivenleri tırmandık odamın kapısına gelince ikimizde konuşmuyorduk en sonunda
"iyi geceler" dedim
"iyi geceler " dedi ama hiç odama girmek gelmiyordu tekrardan
"iyi geceler " dedim o da histerik bir kahkaha attım ve
"iyi geceler " dedi.
" o zaman ben odama gireyim" dediğim sırada Hector un dudaklarını dudaklarımda buldum.Ben daha ne olduğunu anlamadan o çoktan çekildi ve
"affedersin ben gerçekten özür dilerim şey özür dilerim iyi geceler " dedi ve odasına doğru yöneldi.Ben öylece kala kaldım.Yavaşça odama girdim ve yatağıma oturdum.Az önce ne olmuştu?Beni öptü.Hector beni öptü.Pişman mıyım, hayır değilim.Değilim değilim değilim...
uyandığımda aşağıda kimse yoktu.Mutfağa yöneldim çalışan kadın birşeyler ile uğraşıyordu ona
"prens Hector nerede" diye sordum kadın elindeki işleri bırakarak bana döndü ve
"gitti kraliçem ama size bir mektup bıraktı" dedi ve cebinden bir mektup çıkarıp bana uzattı
"buyrun" dedi.
mektubu elime alarak hızla yukarı odama çıktım.Ellerim titreyerek hem mektubu açıyor hemde pencerenin kenarına koltuğuna oturuyordum.
Sevgili Cat;
Biliyorum şuan çok kötü bir durumdasın.Seni terkettiğimi bırakıp gittiğimi düşünüyorsun.Ama bu yanlış evet gittim çünkü geçerli sebeplerim vardı.Senin yanında kalmam doğru değil çünkü sana kraliçe yada abimin karısı gözü ile bakamıyorum.Buna karşı koyacak gücümde yok.Üzgünüm Cat gitmeliyim.Yarın seni almaya bir saray muhafızı ve araba gelecek.Sürgün günlerin geride kaldı.Bu haberi senin o güzel yüzüne ben söylemek isterdim ama üzgünüm...
Yıkılmıştır.Biri daha beni terketmişti.Yarın saraya dönecekmişim, kimin umurunda?Biri daha gitti işte biri daha...