Sabah annemin odaya gelmesiyle uyandım. Kızlar hâlâ uyuyordu. Onları uyandırmadan sessizce aşağıya indim.
Annem kahvaltı hazırlıyordu. Babam da mutfak masasında oturmuş evraklarıyla uğraşıyordu. Benim geldiğimi görünce 'Günaydın' diye fısıldadı. Annemi göstererek çok sinirli olduğunu söyledi.
Annemin yanına gidip yardım etmeye başladım. Bir yandan da dün gece olanları anlatıyordum. Tabiki bazı kısımları atlayarak.
-Yani sadece çok içtiğiniz için bu halde eve geldiniz Byeol-ahh?
Annemin şüpheli bakışları ve imasından belliydi bildiği. Saklarsam daha kötü olacağını düşündüğümden diğer olanlardan da bahsetmeye başladım.
-Öncelikle ben çok içmedim. Akşam yemeği yerken içtim. Sonra içmedim. Araba süreceğim için. Sonra şey oldu. Küçük bir tartışma çıktı. Yeo-reum oradan hafif yaralandı. Ama haklıydık yoksa olay çıkmazdı anne.
Annem elinde işi bırakıp elleri belinde bana dönünce babama beni kurtarması için bakışlar attım.
-Her mekanda olur zaten böyle şeyler. Sonuç olarak kötü bir şey olmamış hadi hayatım hazırsan biz çıkalım.
Annem kızgın bakışlarını bana gönderip mutfaktan çıktı. Babamın yanına gidip oturdum.
-Hayır bir şey çaktırmadım ki nereden bildi kavgayı baba?
Babam masanın üzerindeki buz küplerini gösterince yakalanma sebebimi anlamıştım.
-Eeee sen boşver anneni nasıldı kavga?
Babamın dediğiyle küçük bir kahkaha bıraktım.
- No-eul ve Yeo-reum iki kızla kavga ettiler. Yeo-reum çok iyi gidiyordu ki kız hainlik yaptı şişeyle vurdu. Ama kötü değildi. Harry Potter'dan bahsetti. Ben de hepsini bizim eve getirdim.
- Ne zaman dördünüz dışarı çıksanız Ga-eul'le birlikte Yeo-reum ve No-eul'le uğraşıyorsunuz.
Ya baba ne demezsin dün Ga-eul'u görmen lazımdı dememek için kendimi zor tuttum. Annem elinde çantasıyla gelince sustum.
İkisiyle vedalaşıp kızları uyandırmak için yukarı çıktım. Ga-eul tek dokunuşumda uyanmıştı. No-eul'de öyle ama Yeo-reum uyanmamıştı. Yanına gidip seslenip dürttüm ama hâlâ uyanmıyordu.
-Öldü mü doktor hanım? Neden uyanmıyor?
No-eul'un filmlerdeki gibi konuşup repliği taklit etmesi komikti. Ga-eul başındaki yastığı alıp Yeo-reum'a fırlattı.
-Ah ameliyatlı yerim.
-Kızım uyandıysan niye kalkmıyorsun bizi endişelendiriyorsun?
- Başımı kaldıracak halim yok. O şeytan kız nasıl vurduysa Her yerim ağrıyor. Biri de üzerimi değiştirmemiş etekten, file çoraptan bunaldım. Kolyelerden boğuldum.
Çoğu şeye mızırdanan Yeo-reum'u yukarıda odamda bırakıp aşağıya kahvaltı yapmaya indik. Kızların isteğiyle annemin hazırladığı kahvaltıyı bahçeye taşıdık.
Kahvaltıyı yapana kadar öğle sıcağı bastırmıştı. Kendimizi sofranın dışında çimenlerin üzerine atıp güneşlenmeye başladık. Dün olanları hatırlamadıkları yerleri tekrar anlattım. Özellikle Yeo-reum'un kavgasını göremedikleri için o kısmı detaylı anlattım.
-Yani bana bir rahat vermediniz. Jisung Jaehyun Ten olmasa hangi birinizi nereden toplardım bilmiyorum.
- O uğursuz herifin adını ağzına anma. Jaehyun ve Jisung'a teşekkür ederiz, dedi Ga-eul. İkimizde No-eul'e bakmaya başladık.