Kapının önünde tam üç kişi duruyordu.
***
Gözlerim ağlamaktan bulanıklaştığı için önümü göremiyordum. O üç kişi Sehun'un amcasına bir şeyler yapıyordu ama...
Önümü görmeye başladığımda o üç kişinin kim olduğunu anlayabilmiştim.
Sehun, Chanyeol ve doktor Baekhyun...
Amcası yerde kanlar içinde yatıyordu. Sehun tam üzerine oturmuş ona yumruk atmaya devam ediyordu. Ardından Chanyeol benim orada olduğumu -nihayet- fark ederek yanıma doğru koştu.
"S-sehun! Lu-luhan burada!"
Ben yaşadığım şeylerden donmuştum bu yüzden onlar içeri girdiğinde hiç bir tepki verememiştim.
Sehun adımı duyduğunda kafasını hemen bize doğru çevirdi. Amcasının üzerinden kalkarak yanıma koştu ve bana sıkıca sarıldı.
Bu sarılma, "Seni daha yeni buldum... Ve bırakmayada hiç niyetli değilim." gibi bir şeydi.
"Luhan..." İç geçirerek söylemişti. Gözlerimden yaşlar boşalırken kendimi hissedemiyordum. Belki de her şeyin farkına yeni varmıştım.
"S-sehun..."
"Burdayım bebeğim. Korkma ve ağlama. O piç sana dokundu mu?"
Kafama hayır anlamında sağa ve sola sallamıştım.
O sırada Baekhyun ellerimi ve ayaklarımı çözmüştü. Zorla ayağa kalkarak Sehun'a bir kere daha sarılmıştım.
"Sehun, b-beni bırakma."
"Seni, sen istesen bile bırakmam bebeğim..."
Kıkırdayıp, parmak uçlarımda yükseldikten sonra Sehun'a masum bir öpücük vermiştim.
Tam ayrılacakken beni belimden tutup kendine daha da bastırdı ve öpüşmemizi ateşli bir hale getirdi.
***
"Bay Oh, her şey tamam. Amcanız Amerika'ya bu akşam saatlerinde uçacak. Ve şirketi size devretti."
Bu olayların üzerinden üç gün geçmişti.
Sehun ve ben Seoul'e dönmüştük. Ve beraber aynı evde yaşamaya başlamıştık. Bu demek oluyor ki Sehun'la çıkmaya başlayalı tam üç gün olmuş!
"Sehun."
Kafasını kağıtlardan kaldırıp bana bakmıştı. Evin çalışma odasındaydık.
"Bugün bunları unutup film izlemeye ne dersin?"
O kadar çok bunalmıştım ki... Amcasının söylediklerinden dolayı uyuyamıyordum.
Sehun'la küçükken arkadaşmışız.
Annemi, babamı ve üvey babamı o öldürmüş.
"Bebeğim biliyorsun artık şirketin sahibi benim ve çalışmam gerek. Yarın izlesek olur mu?"
Daha fazla diretmeyerek kafamı sallamıştım. Tabi ki de kırılmıştım. Ama biliyordum işleri yoğundu. Ve ilk günlerden onu sıkmak istemiyordum.
Kapıya doğru yönelip çıkacakken aklıma bir şey takıldı.
"Sehun?"
"Efendim?"
"Krystal'e ne olacak? Onunla evlenecek misin?"
"Tabi ki de hayır. Onlarala olan ortaklığımızı bozduğumuz için evlenmeme gerek kalmadı."
"Sevindim."
Soğuk bir sesle söyleyip odadan çıktım.
Ben ilgi istiyordum. Hep benimle ilgilensin istiyordum. Bunu anlaması gerekirdi. Eğer böyle olacaksa...
"Hayır!"
Sesli bir biçimde kendime bağırmıştım. Ne saçmalıyordum ben?
Galiba Sehun'la çıkmak bana kafa yapmıştı.
En iyisi biraz gidip uyuyayım.
***
Sehun'la +18 rüyalar görürken yatağın sağa doğru çökmesiyle uyanmıştım.
Hava kararmıştı. Ve odamda sadece bir tane mum yanıyordu. Küçüklüğümden beri alışkanlığım buydu. Kokulu mum yakarak uyumak.
"Luhan? Uyandın mı?"
Bu tatlı ses... Sehun!
"Hm? Sehun?"
"Evet benim bebeğim... Bugün sana zaman ayıramadım. Özür dilemek için gelmiştim."
"Önemli değil. Burada olsan yeter."
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
"Luhan?"
"Sehun ne söyleyeceksen söyle."
"Tamam sinirlenme bambi."
"Ya! Bana bambi deme seni egoist!"
"Ne dedin sen?"
Yatağın kenarından kalkarak üzerime çıkmıştı. Bileklerimi kafamın üzerinde birleştirerek konuşmaya başladı.
"Luhan, en son nerede kalkmıştık?"
"N-ne? Nasıl nerede kalmıştık?"
Aklıma rüyalarımda gördüğüm sahneler gelince tedirgin olmuştum. Sehun yavaşca eğilip dudağıma küçük bir öpücük kondurdu ve geri çekildi.
"En son yataktaydık. Devamı gelemedi. Bence bu işi bitirelim."
***
Tüm sorunlar çözülmüştü ama...
Kıskançlıklar daha yeni başlayacaktı.
Belki onlar için 'Yolun Sonu' daha gelmemişti.