Pişmanlık. En kötü şeydi. Düşünsenize birine aşık oluyorsunuz ama o size aşık olmuyor. Sonra siz o'nu bıraktığınızda o size aşık oluyor. Ya da daha kötüsünü söyliyeyim. Biri size aşık oluyor, sonra gelip size söylüyor ama siz kabul etmediğinizde sizi bırakıyor. Asıl kötülüğü buradan sonra başlıyor. O seni bıraktığında sen o'na aşık oluyorsun...
Luhan ve Sehun'un hihayesi böyleydi. Birbirlerine kötü şeyler yapacaklar ama sonunda pişman olduklarında her şey için geç olacaktı.
***
Sehun hızla yerinden kalkıp Luhan'ın bileğinden tutu. O sırada Jongin kafasını yerden kaldırmıyordu. Sanki orada değilmiş gibiydi.Sehun Luhan'ı kütüphaneye sürüklemeye başladı. Luhan'ın aklında sadece yalnız kalma korkusu vardı. Zaten zor günler geçiriyordu birde üstüne bu olaylar oluyordu. Kütüphaneye girdiklerinde Sehun kapıyı hızla çarptı ve Luhan'ın önüne dikildi.
-"Sende o'nu sevmişmiydin?"
-"Bundan sanane?" Luhan öyle demek istememişti ama ağzından bir anda çıkmıştı. Nereden bilebilirdi ki başına gelecekleri?
-"BENİM SORUMA CEVAP VER LUHAN! SANA O'NU SEVDİN Mİ DİYE SORDUM!" Gözlerinden ateş çıkarıyordu . Luhan sinirlenmişti nasıl o'na böyle bağırabilirdi ki? Hayatını mahvedecek yalanı söyledi.
-"EVET! SEVDİM O'NU. AŞIKTIM. EVET AMA BUNDAN SANANE!? EVİNDE YAŞIYORUM DİYE SANA AŞIK OLACAĞIMI FALAN MI SANDIN?"
-"Git." Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki Luhan ne dediğini anlayamadı. Eğildiğinde aynı ses tonuyla sayıklayan biriyle karşılaşmıştı.
-"Özür dilerim Chanyeol. Doğru kişiyi yine bulamadım. Beni lanetledin mi yoksa?" Ardından gelen korkutucu kıkırdama ve gök gürültüsü. Luhan ürkmüştü. Hızla kapıya yöneldi ve odasına çıktı. Bir kaç eşyası vardı zaten montu ve okul forması... Onları alıp evden koşarak çıktı.
Nereden bilebilirdi ki küçücük bir şeyin bu kadar alevleneceğini?
[6 AY SONRA]
-"Luhan! Sana diyorum dostum uyan artık!" -"Immph... Biraz daha anne." -"Bak anne diyor ya!"
Kyungsoo Luhan'ı uyandırmaktan vazgeçip hazırlanmaya başladı. Luhan,Jongin ve Kyungsoo aynı evde kalıyorlardı. Bir şirkette çalışıp evi geçindirmeye çalışıyorlardı.
Luhan o gün Sehun'un evinden ayrıldığında Jongin'de kalmaya başlamıştı sonra Kyungoo'da onlara katılmıştı. Gerçekten mutlu bir şekilde geçiniyorlardı. Luhan'a göre soo jongine, jongin soo'ya aşıktı. Ama ikiside bunu kendilerine itiraf edememişlerdi.
***
Gözlerimi parıldayan güneşle açtım. Ah... yine mi? Güneşten nefret ettiğimi daha ne kadar söyliyeceğim.
Güneşin bu kadar tepede olması Luhan'ın içine kurt düşürmüştü. Yataktan kalktı ve telefonuna doğru yürüdü.
"11.00 MI? LANET OLSUN GEÇ KALDIM! BUGÜN YENİ CEO GELECEKTİ!"
Hızlıca siyah pantalon ve üzerine ince oduncu mavi bir gömlek giydi. Saatini koluna yerleştirdikten sonra favori parfümünü sıktı. Banyoya koşarken içinden Soo'ya küfür ediyordu. Saçlarını şekillendirdi. Telefonunu, çevireceği dosyalarını ve anahtarını aldıktan sonra dışarı çıktı. Evin önünden geçen ilk taksiyi durdurdu ve bindi. Şöföre yolu tarif ettikten sonra hemen Soo'yu aradı.
"Soo! Lanet olsun beni neden uyandırmadın?"
"Çok güzel uyuyordun canım arkadaşım uyandırmaya kıyamadım."
"Benimle dalga geçme. Yeni ceo geldi mi?"
"Birazdan burada olur acele etsen iyi olur."
"Tamam. Bu arada ben gelene kadar git arkadaşlarınla vedalaş."
"N-neden?"
"Çünkü öleceksin."
Soo güldükten sonra telefonu kapattı. Luhan biraz daha yol aldıktan sonra şirketi görünce şöföre durmasını rica etti. Ücreti ödedikten sonra koşarak şirkete girdi. Herkesin gözü yine ondaydı. Ama bugün farklı bakıyorlardı çünkü Luhan bugün kendine biraz daha özen göstermişti. Asansöre binip en yukarıda ki kata ulaştığında hemen odasına girdi. Soo ve Jonginle aynı şirkette çevirmenlik yapıyordu. Bu yüzden aynı odada 3 kişi çalışıyorlardı. Derin bir nefes alarak sandalyesine yerleşti. Jongin ve Soo onunla ilgilenmiyordu. Hepsi yarım kalan işlerini tamamlarken kapı çaldı ve içeriye sekreter girdi.
-"Yeni Ceo'muz binaya giriş yaptı beyler. Hazır olup ikinci kata inseniz iyi olur. Böyle güzel bir günde kovulmak istemezsiniz." Kadın göz kırparak odanan çıktı. Biz birbirimize bakarak sırıttık ve yavaşca yerimizden kalktık.
***
"Evet... Arkadaşlar herkes buraya neden toplandığımızı biliyor değil mi?" Herkes onaylarcasına kafasını salladı. Tüm çalışanlar kademelerine göre dizilmişti. Biz üçümüz sonlardaydık ve bunu çokta umursuyomuş gibi gözükmüyorduk. Başkanımız konuşmaya devam etti.
"Yeğenim artık okulu bırakıp Ceo olmaya karar verdi. Bu demek oluyor ki artık sizi o yönetecek. Benim yaşlı yüzümden kurtuldunuz. Size yakışıklı birini vermek beni gururlandırıyor!"
Herkes gülmüştü. Ama ben gülmemiştim kalbim iyi değildi neden böyle hissediyordum? Genellikle böyle şeyler olunca başıma iyi şeyler gelmezdi.
"Artık yeni Ceo'nuzla tanışma vaktiniz geldi. İşte yeğenim Oh Sehun!"
Ne demişti o? Oh Sehun mu? Kulaklarım yanlış duymuştu galiba. Arkamı dönüp Soo ve Jongin'e baktığımda onlarda benim gibi şaşkındı. En iyisi gözlerimle görmekti. Önümü döndüğümde çalışanlarla tokalaşan bir Sehun görmüştüm. Donmuştum artık kalbim atmıyordu. Altı ayda ne kadarda yakışıklılaşmıştı. Tokalaşma sırası bize yaklaştığında üçümüzde birbirimize baktık ve sıradan yavaşca ayrıldık.
Sehun'la yeniden karşılaşağımı biliyordum ama bugün değil. Böyle bir zamanda değil. Ne yapacaktım? İşi bırakmalı mıydım? Ama... ben niye kaçıyordum ki? O benden kaçsın.
***
Artık işler değişecekti.
Sehun, Luhan'ı değilde,
Luhan,Sehun'u oynatacaktı.
Asıl macera bundan sonra başlayacaktı.
Bu oyunda galip gelen kim olacaktı?
Yoksa ikiside kaybedip birbirlerine aşık mı olacaklardı?
Yeniden...