Sehun Luhan'ı bulmak için geldiği hastanede bir çok sorunla karşılaşmıştı. İlk başta öyle bir hasta olmadığını, sonra taburcu edildiğini, son olarakta keskin ve soğuk bir sesle öldüğünü söylemişlerdi.
Bir gün ancak bu kadar boktan olabilirdi. Luhan'ın babasının kaldığı odanın numaraasını aldı ve koşar adımlarla kapıda bitti.
Koridorun sonunda ki duvara yaslanmış kahverengi saçlı birini gördü. Luhan'ın olduğunu tahmin ettiği o kişiye doğru ürkek adımlarla yürüdü. Yanına geldiğinde o kişinin hıçkırarak ağladığını gördü ve duydu. İçinden bir parça ölmüştü. Eksilmişti Sehun. Empati kurdu annesi ve babasının öldüğü o günü düşündü. Yalnız kaldığı o günü. Sonra Luhan'ın yüzünü kendine çevirdi. Ve Luhan olduğunu görünce rahatlamıştı bir o kadarda ölmüştü. Neden böyle hissediyordu ki?
Luhan'la bir süre bakıştıktan sonra ölüm sessizliğini bozan Luhan oldu.
-''G-gelmene gerek olmadığını biliyorsun Sehun. Benim için yorulmanı istemem. Sadece boş boğazlıkta bulunup senden yardım istedim. Evet artık tek başımayım ama ben küçüklükten beri yalnızdım. Alışık olduğum için burada olmana hiç mi hiç gerek yok. Ve benim sana iht-''
Luhan'ın sözlerini boynuna dolanan sıcak eller kesmişti. Birine sarılmayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki Luhan için. Bu onun tüm yaralarını sarmakla eş değerde bir şeydi.
-''Seni yeni tanımış olabilirim Luhan, ama seni tanıyormuş gibi hissediyorum ve seni korumak istiyorum. Sarılmak ve iyileştirmek. Baban için çok üzgünüm. Artık ağlamayı kes ve bana sarıl!.''
Luhan hissetmişti,
Bir kez daha,
O'nun doğru kişi olduğunu.
O'nu asla bırakmaması gerektiğini.
***
Arabaya doğru yürürken Luhan'ın aklında sadece Sehun'un sözleri vardı.'Sana sarılmak ve iyileştirmek.' Luhan'ın istediğide bu değil miydi? İyileşmek. Nerede olduğunu, kim olduğunu unutmak istemiyor muydu?
-"Luhan beni duyuyor musun?" Luhan Sehun'un bir şey dediğini duydu ve kafasını ona çevirdi. Arabanın önünde duruyorlardı.
-"Dalmışım pardon. Bir şey mi dedin?"
-"Çok önemli değil. Kumsala gidelim mi? Kafanı dağıtmış olursun." Luhan Sehun'un kibirli olduğunu düşünmüştü. Kibirliydi de ama neden ona böyle davranıp Luhan'ın ondan hoşlanmasını sağlıyordu ki?
-"Sehun.."
-"Efendim Luhan?." Sesi istemeden de olsa tedirgin çıkmıştı.
-"Gerçekten böyle davranmak zorunda değilsin. Ben kendimi kötü ve borçlanacak gibi hissediyorum."
-"Eğer borçlanırsan bir şekilde ödersin." Hah.. Yine Oh Ego Sehun.
-"O zaman kumsala!" Zorlukla buruk bir şekilde gülümsemiştim.
***
Araba yolculuğumuzun gerginliğini Sehun'un açtığı müzik bozmuştu.(Medyada). Camın yansımasından Sehun'u izliyordum. Babamın ölmesine rağmen kednimi korumasız hissetmiyordum. Nedense Sehun bana anlamsız bir yere güven hissi veriyordu. O'nu hissetmek istiyordum,yaralarımı iyileştirmesini,benden hoşlanmasını. Bunları düşünürken bile çoktan kumsala gelmiştik. Uzakta ateşin etrafına toplanmış eğlenen bir grup genç gitarla şarkı söylüyordu. Gerçekten havası çok güzeldi. Sehun arabanın kapısını açtı ve dışarı çıktı. Ben de onu takip ettim. Bileğimden tutup beni iskeleye götürdü. Ay ışığının yansıdığı denize bakarak benle konuşmaya başladı.