Bazı anlar andan çok daha fazlasıdır insan için. Bir ölüm haberi aldığınızda, bir doğum haberi aldığınızda ya da sadece oturup televizyon izlerken ki ''an'' aynı anlamı taşımaz. Bazen bazı anlar andan daha fazlasını taşır. Bu şehirde benim için özel olan ilk an şu andı.
Erşan beyaz filtreli sigarasını dudaklarına her yanaştırdığında derin bir nefes alıp ciğerlerinde biriken dumanı yavaşça salıyor ve şarkıya çokta yüksek olmayan bir tonda eşlik ediyordu. Bu görüntü aklıma kazınsın ister gibi gözümü bile kırpmadan izliyordum onu. O ciddi manada çok yakışıklı, albenisi olan ve –tıpkı benim gibi- on yedi yaşında her kızın bayılabileceği bir çocuktu.
Erşan'ın kötü bir insan olduğunu asla düşünmüyordum belki biraz mesafeli, kaba ve soğuk bir çocuktu ama bunlar onu kötü yapmazdı. Aslında bakarsak benim dışımdaki insanlara iyi davrandığı bile söylenebilirdi. Bana davranışlarına gelince o konuda mantıklı hiçbir cümlem yoktu.
Düşüncelerim arabanın keskin freniyle duraksarken kapım Nirvananın iri kıyım güvenliği tarafından aralanmıştı. Yarım ağız bir teşekkürle indim arabadan ve Erşan ile birlikte siyah demir kapıdan içeri girdim.
Geçen geceye göre daha sakin olan barda müzik sesi de nispeten daha düşük bir volümdeydi. Etrafa şöyle bir bakındım. Buradaki kızlar gerçekten çok bakımlı ve alımlıydı. Benden büyüklerdi bu zaten belliydi ama giyimleri ve makyajları onları daha da kadınsı kılıyordu. Garip olan ise bu güzel kadınların bana olan bakışlarıydı. Sanki büyük bir yarışmada onları geçip birinci olmuşum gibi bakıyorlardı yüzüme. Kıskançlık, nefret, hayranlık adı her neyse bir insanın bana bakmasını istemediğim türden bakışlardı bunlar.
Şaşkın bakışlarımı onlardan ayırıp Erşan'a döndüğümde yanımda durmuş kısık gözleriyle beni izliyordu. Hafif açılmış dudaklarımı kapatıp yutkundum.
''Erşan herkes neden bana bakıyor.'' Sesimi duymuşmuydu bilmiyordum, gözlerini konuşurken izlediği dudaklarımdan gözlerime çevirdi. Yavaşça yüzünü yüzüme yaklaştırıp kulağıma eğildi.
''Çünkü benim yanımdasın. '' bu yakınlık ve kokusu kafamı toplamamı zorlaştırsada kendimi duyurmak için uzaklaşmasına izin vermeden sordum.
''Bu garip bir şey mi?'' Küçük bir nefes verdi. Bu nefes boynumda eserken bütün hücrelerim yaşamdaki varlığını hissetmişti. Bu hissi daha fazla hissetmek ister gibi kapattım gözlerimi.
''Evet küçük kız, bu bir çok açıdan garip.'' Boynuma iyice yaklaşan nefesi beni gözlerimi açıp bir adım geri çekilmeye itmişti. Kısık gözlerle baktı yüzüme. Her zamanki soğuk ifadesi bir anlığına yok oldu zannetsem bile yerine yerleşmişti. Başını hafifçe sağa yatırdı.
''Çocuk bakıcılığına bayılmıyorum ama buraya benimle geldin. Gözümün önünden ayrılma.''
Sıkıntı dolu bir ifadeyle gözlerimi devirip arkasını dönen Erşan'ı takip etmeye başladım. Geçen gün oturduğu locaya doğru giderken arkamdan omzuma dokunan elle irkilip arkamı döndüm. Cenk büyük bir gülümsemeyle ''Nirvanaya güneş doğmuş'' dedi. Muzip gülümseyişine karşılık mahcup bir şekilde gülümsedim.
''Selam Cenk.'' Belime koyduğu elle beni locaya doğru hafif hafif ittirirken konuşmaya devam ediyordu.
''Bu gün okula gelmeyince rahatsızsın sanmıştım ama bomba gibi gözüküyorsun. Bir problem yok değil mi?'' Bu konuda konuşmak istemediğimden başımı hafifçe olumsuz anlamda salladım.
Erşan yanındaki Asrın'a hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu. Bu Erşan'da sık gördüğüm bir davranış değildi. Baktığım yöne bakan Cenk ''Onunla mı geldin?'' diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER
ChickLitMasum olmak için çok geç , gerçekler için çok erken. Baş parmağını alt dudağımda sürüyerek çeneme kadar indirdiğinde sadece yutkunabilmiştim. Bu adam benim sonum olacaktı... Parmakları az önceki narin dokunuşlarının aksine çenemde sertleştiğinde a...