KISIM 35

2.3K 154 45
                                    

Herkese selamlaarrr, zor oldu ama yeni bölüm geldii... Keyifli okumalar dileriz. Vote ve yorum atmayı sakın unutmayııınnn (:
Sizi seviyoruzzz





Faruk kravatını gevşetip sıkıntı dolu bir ifadeyle telefondan gözlerini kaldırdı.

''Sen şu an beni tehdit mi ediyorsun?'' Kafamı olumsuzca sallayıp sahte bir tebessümle ona baktım.

''Size tercih hakkı sunuyorum. Bana attığınız iftiranın üzerini kapatıp hayatlarınıza hiç bir şey olmamış gibi devam edemezsiniz.''

Hafif bir silkelenişin ardından koltukta iyice dikleşip tehditkar bir ifade takındı.

''Sana boyundan büyük işlere kalkışmama nı öneririm Ferda'cım. Zira benim kızım masum. Videolar gayet açık, yaptıran sensin.'' Afallaması geçmiş ve rolüne geri dönmüştü. Bu münakaşayı daha fazla sürdüremeyeceğimi fark ettiğimden ayaklanıp telefonu çantama attım.

''İnkar bazen en iyi savunma şekli değildir Faruk Bey. Bence siz bunu bir düşünün. Yarın akşama kadar bol bol vaktiniz olacak.'' Başımla bir selam verip arkamı döndüğümde Faruk halen aynı ifadeyle beni izliyordu. Hızla odadan çıktığım an kapının yanında bekleyen Erşan'ı gördüm.

''Hemen çıkalım buradan.'' Erşan bir şey demeden yürüme başladığında onunla beraber ben de hızlandım ve asansöre bindik. Kapı kapanır kapanmaz bana dönmüş ve eliyle çenemi kaldırıp ona bakmamı sağlamıştı.

''İşe yaradı mı?'' Yüz ifadesinden işe yaramadığını düşündüğünü görebiliyordum.

''Baştan afalladı ama sonra kızım yapmadı zırvalarına geri döndü.''

''Finans toplantısını hatırlatsaydın.'' Şaşkınlıkla gözlerim açılmıştı. Erşan'da söylediğini fark edip bir an duraksadı. Ben Erşan'a böyle bir şeyden hiç bahsetmemiştim. Bir an Cenk'in anlatabilmiş olacağını düşünsem bile bizi duyabilecek kadar yakınımızda oturmadığını anımsadım.

''Erşan. Nerden biliyorsun?'' Açılan asansör kapısı Erşan Karabeyli'nin kaçış yolu olmuştu. Arkasından bağırmak ve sormak istesem de kattaki kalabalığı görüp vazgeçtim. O ise hızlı adımlarıyla kapıya doğru yürürken bir yandan da birkaç kişinin selamına baş selamıyla karşılık vermişti.

Galeriyi arkamızda bırakmış arabaya ulaşmıştık. Araba anahtarının düğmesine basıp ''Geç.'' Dedi. Bir cevap almadan eve gitme gibi bir niyetim yoktu. Korhanlardan aldığım haberi Erşan'ın nereden öğrendiğini bilmeliydim. Erşan sürücü koltuğuna geçerken ben de yan koltuğa oturdum. Bir sigara yakıp derin bir nefes çekti ve arabaya bindi.

''Cevap verecek misin?''

''Vereceğim.'' Sabırsızlıkla koltukta kıpırdanıp ona doğru tüm vücudumla döndüm.

''Seni dinliyorum.'' Sigarasından bir nefes daha çekip arabayı çalıştırdı.

''Korhanların böyle bir şeyi öğrenebilmesi için önce benim haberim olması gerekiyordu.'' Erşan öğrenip onların da öğrenmesini sağlamıştı. O yüzden revirde haber geldiğinde hiç sormamış, sorgulamamıştı. Ağzım şaşkınlıkla aralanırken bunu yapması için bir neden düşündüm. Neden düşman gördüğü insanların bana yardım etmesine izin veriyordu? Neden kendi hiçbir şey söylememişti? Sorular içimde git gide çoğalırken Erşan pür dikkat arabasını kullanıyor bir yanda da sigarasını içiyordu.

''Neden? Neden sen söylemedin?''

''Bunca şeyden sonra bana inanmayacağını düşündüm.'' 

Hayretle kendimi çevirip yola döndüm. Sırtımı iyice koltuğa dayamış düşünüyordum. O an Erşan elindeki sigarayı bana doğru uzattı. Parmaklarından beyaz filtreli sigarayı alıp dudaklarıma götürdüm. Bir Erşan Karabeyli kuralı da bu şekilde yıkılmıştı. Ona inanmayacağımı düşünmesine mi şaşırsam tüm bu olaylara mı karar veremiyordum. Sonra aklıma Asrın geldi. Korhanlar yerine Asrın'a da bunu söyletebilirdi. Ona inanacağım barizdi.

KALENDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin