Sarp'la buluşup Koray'ı dinlemeye Peak Bara gelmiştik. Burası Nirvananın aksine siyahların hakim olduğu, daha küçük ve ürkütücü bir yerdi. Kapıdaki görevliye Koray'ın davetlisi olduğumuzu söyleyip içeri girdiğimizde tam sahnenin karşında yer alan masamızı gösterdi. Mekan hafta içi olmasına karşın fazlasıyla kalabalıktı. Mekanın verdiği tekinsiz hava Sarp'ı da beni de alkolsüz bir şeyler içmeye itmişti. Grup sahnede göründüğünde Koray mekanı gözleriyle tarayıp beni buldu. Göz kırpışının süslediği tatlı gülümsemesiyle bana baktıktan sonra baterinin başında geçti. Herkes yerini aldığında Koray elindeki bagetlerini birbirine birkaç kere vurdu ve şov başladı.
Performansları gerçekten çok profesyoneldi. Birbirleriyle uyumları ve repertuarları tüm barı coşturmaya yetiyordu. Zaman ilerledikçe üzerimdeki gerginliği atmış, şarkılara eşlik ediyor Sarp'la danslar ediyorduk. Gerçekten korkarak geldiğim bu yer bana eğlenceyi dibine kadar yaşatıyordu. Şarkılara bağıra çağıra eşlik ediyor Sarp'la deli dolu hareket ediyorduk. Nefes nefese kalıp durduğumuzda hala yüzümde kocaman bir gülüş vardı. Sarp sesini duyurmak için bağıra bağıra konuşuyordu.
''İyi ki geldik ya böyle bir eğlenceye ihtiyacımız varmış.''
Yüzündeki gülümseyiş kocamandı. Dostumla böyle eğlenmeyeli kim bilir ne kadar zaman olmuştu.
''Bana takıl hayatını yaşa Sarp Bey.'' Sarp kocaman bir kahkaha atıp şarkıya eşlik etmeye devam ederken ben de soluklanıyordum. Mekan şimdi gözüme ilk geldiğimdeki kadar korkunç gelmiyordu. Cebimden telefonu çıkartıp bildirimleri kontrol ettiğimde Sarp'ta aynı şeyi yapmış olacak ki koluma dokunup telefon ekranını gösterdi. Dedesinden üç cevapsız araması vardı.
''Ben dışarıda konuşup geleyim merak etmesin şimdi.'' Anlayışla kafamı salladığımda Sarp'ta kalabalığı aralayarak çıkışa yöneldi. Dikkatimi tekrar telefona verdiğim an yanımda hissettiğim kişiyle irkildim. Kafamı kaldırdığımda karşımda yirmilerinin başlarında açık kumral kıvırcık saçları, simsiyah gözleri ve tehlikeli bakışları olan birini buldum. Direkt olarak bakışlarının odağı olduğum bu adama sorgular gözlerle baktığımda elini bana doğru uzattı.
''Kıvanç.'' Beynimde yankılanan tehlike çanlarının sesi hiç olmadığı kadar gürdü. Şimdi daha dikkatli baktığımda Koray'la olan benzerliğini fark etmiştim. İçimdeki ses beni normal davranmam konusunda uyarırken kalbim panikle atıyordu. İfadelerimi stabil tutmaya çalışarak elimi uzattım.
''Ferda.'' Buz gibi olan ellerim Kıvanç'ın sıcak ellerine temas ettiğinde istemsizce yutkunup elimi hızla çektim.
''Erşan'ın sandığımız Ferda he. Fotoğraftakilerden daha güzelmişsin. Koray'ın neden sana bu kadar hayran olduğu belli oldu.'' Kelimeleri ve ses tonu buz kesmeme sebep olurken elimdeki telefon titredi. İstem dışı bakışlarım telefona kaydığında gelen mesajın Erşan'dan olduğunu gördüm.
ÇIK ORADAN.
Telefonun ekranını hızla kapatıp bakışlarımı Kıvanç'a çevirdiğimde gözlerinin yüzümde dolaştığını fark ettim. Bir şeyleri anlamaya çalışır gibi bakıyordu yüzüme.
''Senin Erşan için bir şey ifade ettiğini sanmıştım. Yanılmışım. Oysa gerçekten göz alıcı bir güzelliğin varmış.'' Telefonunun ekranını açıp bana çevirdiğinde bir Whatsapp konuşması karşımda belirdi. Profil fotoğrafında Erşan'ı gördüğümde bunun Erşan'la Kıvanç'ın konuşması olduğunu anlamıştım. Dikkatle konuşmayı okumaya başladım.
Kıvanç Erşan'a mekanın güvenlik kameralarından çekilmiş fotoğrafımı yollamıştı. Altında yazana kaydı gözlerim.
BİL BAKALIM MEKANDA KİM VAR? BU GÜZELLİK KORAY'A FAZLA BEN TAKILIYIM DİYORUM. NE DERSİN KARABEYLİ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALENDER
ChickLitMasum olmak için çok geç , gerçekler için çok erken. Baş parmağını alt dudağımda sürüyerek çeneme kadar indirdiğinde sadece yutkunabilmiştim. Bu adam benim sonum olacaktı... Parmakları az önceki narin dokunuşlarının aksine çenemde sertleştiğinde a...