23.Bölüm

33 5 0
                                    


     "Ölmek,

        Bu yaşadığım olaylar benim bir hayli dengemi sarsmış olacak ki sıcak olduğunu bildiğim kahveyi ağzımı yakmak istercesine fondiplemiştim. Bu evden, hatta her şeyden tek kaçış noktam yine bu ihtişamlı köşkün güzel, geniş bahçesini net bir şekilde gözler önüne seren terasıydı. Havalar yavaş yavaş ısınmaya başlıyordu. Bu havalarda da yapılabilecek en güzel şey teras keyfiydi ama sabahtan kafamda kalan onca cevapsız sorular varken maalesef o keyfi yaşayamıyordum.

    Onca soruların içerisinden gidip gelip kafama takılan en deli soru "Neden?" oluyordu. Neden? Acaba neden Ferman ve Feride Hanım benim için hatırlamayacak kadar önemsiz bir cümleyle dağılmışlardı? Gerçi kendi ağzımla itiraf ettiğim ince de olsa bir ayrıntı vardı;

"Benim için hatırlamayacak kadar önemsiz bir cümle, ya onların içinde büyük bir yaraysa?"

       Anladığım kadarıyla ettiğim o cümle Ferman ve ablasına birini hatırlatıyordu. Acaba Talaz Adıvar'ın bahsettiği şu Ferman'ın deli gibi sevdiği kadın mıydı? Neden olmasın? Ferman sevdiği için ağladı, ablası Feride hanım da zaten fazlasıyla sıcak kanlı bir kadındı. Ferman'ın değerlisine Ferman'dan daha çok değer verebilecek birisiydi doğrusu. O da bu nedenden ötürü bu kadar üzülmüş olabilirdi. Sanırım sorunun cevabını bulmuştum. Bu cevaba ulaşmamla artık kafama takmamam saniyeler sürmüştü. 

      Daha neyini düşünecektim ki? Sonuçta belge üzeri de olsa kocamın eski sevgilisi, şu anda da sevdiği kadını mı düşünecektim? Tabi ki de hayır. Ne de olsa ben gururlu bir kadınım. Anlatmak isterse kendisi zaten gelip anlatırdı ama ben sözünü kesmezsem tabi. 

      Yeniden yeşermeye hazırlanan ağaçların verdiği çiçeklerden gelen mis kokunun eşliğinde bir kahvede olması gereken bütün kriterlere sahip sade kahvemi ayak ayak üstüne atmış vaziyette keyifle içiyordum. Tam o sıradaysa terasın diğer tarafından bir elinde içindekinin üzerinde hafifçe tüten dumanından kahve olduğunu anladığım pembe puantiyeli kupa bardak, bir elinde de fotoğraf olduğunu anladığım kağıt parçasıyla beliren Feride Hanım belirdi. Sesini tam olarak alamasam da iki dudağının hareket ettiğinden konuştuğunu anlayabiliyordum. 

    Elimde olmadan oturduğum yerden onun olduğu tarafa doğru hafifçe kaydım. Elindeki fotoğrafa bakarak iç çekip bir şeyler söylüyordu. Ne dediğini anlamaya çalışıyordum ama o kadar sessiz konuşuyordu ki hiç bir şey anlamıyordum. Uzunca çabalarımdan sonra sadece bir kelimesini anlayabilmiştim;

"Şu an burada olsaydın, kimsede seni anmayacaktık."

   Tek bu cümleyle bile Ferman'ın eskisinden bahsettiğini anlayabiliyordum. Demek bende onu anıyorlarmış! İstenmeyen kişi konumunda olmak beni rahatsız ediyordu. Daha fazla bu evde kalmak istemiyordum. Ferman henüz gelmemişken hemen Beril'i arayıp beni gelip almasını söylemeliydim. Hızlıca terastan birinci kata inip ev telefonuna sarıldım. Telefonu elime alır almaz önce etrafa bir göz gezdirdim. Kimsenin olmadığını anlamamla birlikte ezberimde olan Beril'in numarasını tuşladım.

"..."

Açmıyordu! Acaba bir problem mi vardı? Neyse bunları düşünmek için çok erkendi. Ne de olsa onu aradığım numara onda "UyKuCuBff" diye kayıtlı olan kendi eski numaram değildi. Basit ve bilinmeyen bir numaraydı. İlk çalışta açamaması son derece normaldi. Beril'in düşünce yapısını bildiğim için aynı numarayı ikinci defa döndürdüm ve beklediğim karşılığı aldım.

"Alo!" dedi Beril.

"Beril ben Defne. Adıvarların köşkünden arıyorum seni."

Heyecan dolu ses tonuyla devam etti,

A'VAZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin