7 ⚔

54 174 0
                                    

7/SENİ KIZIL KAFALI ALKARISI! - I. KISIM

"Üstte mavi gök,

Altta yağız yer var edildiği zaman

İkisinin arasında insanoğlu yaratıldı."

"ORHUN ABİDELERİ"

"ORHUN ABİDELERİ"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ALKARISI:

Al Karısı'nın diğer isimleri Albastı, Albız'dır. Eski Türklerde ateşle bütünleşmiş kötü bir ruhtur. Lohusa kadınlara ve yeni doğmuş bebeklere musallat olur. Al Karısı'nın bir köye geldiğinin en belirgin işaretlerinden biri de ahırdaki atların durduk yere terlemesi ve kuyruklarının bağlı bulunmasıdır. Günümüzde "Beşik ölümü" olarak adlandırılan yeni doğmuş çocukların ölümünün müsebbibi Türklere göre Al Karısı'dır. Bebekleri ondan korumanın bir çok yolu vardır. Sürekli uygulanan ise uyuyan bebeğin üzerine metal bir cisim ki bu cisim genelde bıçak koymaktır. Al Karısı metale yaklaşmaz. Aynı zamanda Al Karısı'ndan lohusa kadını ve bebeği koruması için Umay Ana'ya adaklar adanır, ona ait figür ve nesneler bebeğin beşiğe asılır.

═ ═ ═ ╰☆╮ ═ ═ ═

Fıtratından itibaren insan hep en üst kademelerde olmak ister. Hep en iyisi olmak ister. Hep yükselmek ve yükseldikçe daha çok dünyayı sevmek ister. Ölümü sineye çeker ve dünyaya daha çok bağlanır. Ne kadar bağlanırsa, o kadar çok kök salacağını düşünür dünyaya ve böylece hiç ölmeyeceği yanılgısı içerisinde dolaşır.

Friedrich Nietzsche'nin çok güzel bir sözü vardır. Der ki: "İnsanlar tıpkı ağaca benzer; ne kadar yükseğe ve ışığa çıkmak isterse o kadar derin kök salar yere, aşağılara, karanlığa, derinliğe ve kötülüğe."

Ne kadar da doğru bir sözdür. İnsan içinde bulunan o bitmek tükenmek bilmeyen arzusunu bastırmak yerine, doğruyu ve yanlışı ayırt etmeden bir ağaç misali kök salmak istemesiyle en büyük yanılgıya düşer. Bunu anladığı vakit ise, hayatı için her şeye geç kalmış olur...

═ ═ ═ ╰☆╮ ═ ═ ═

Kahvaltı sofrasını toplayan Mehir, oğullarının hâlâ yorgun olduklarını yüzlerinde bulunan her bir mimikten anlayabiliyordu. Bugün işe gitmemeyi tercih etmişler ve evde dinlenmek istediklerine karar vermişlerdi. Oğulları üstünkörü yaşadıklarını anlatmış ve onun yüreğini ağzına getirmişlerdi. Babalarından bile daha çok deliydi iki oğlu da!

Başını iki yana salladı ve ocağa koymuş olduğu Türk kahvesinin olduğunu belirten sesi duyduğunda üç fincana boşalttı kahveyi. Yanına Barkan için bitter çikolata koyarken; kendisi ve Bertuğ için ise sütlü çikolata koydu. Tepsiyi eline alarak bahçeye, oğullarının yanına gitti. Gümüş tepsiyi, bahçenin sol tarafında, çimenlerin ortasına beton atarak oluşturdukları alanda bulunan çardağa girdikten sonra ceviz ağacından yapılmış olan masaya koydu.

İLTER | (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin